Onlar, o elmalar o kadar ünlü ki... En başta bütün çocuklar tanır o
elmaları. Meraktasınız tabi, hangi elmalar, dediğinizi duyar gibi oluyorum.
Hani canım, bütün masalların sonunda gökten düşen o üç elma var ya, onlardan
bahsediyorum. Sorgusuz sualsiz, öyle patır patır düşerler de kim isterse o alır
elmaları... Kimi alır evine götürür, kimi arkadaşları ile paylaşır, kimi de
götürür baş köşeye koyar doya doya ona bakar durur sabah kadar...
Her masalın sonunda da farklı farklı elmalar düşer çoğu kere. Hoş bazı zaman
üçünün aynı olduğu da olur. Biri kırmızı, bir sarı, biri yeşil olur elmaların.
Tabi ki ellerinde değil renklerinin farklı farklı ya da aynı olması... Masalcı
nasıl istemişse ya da çocuklar nasıl aklından geçirmişse öyle olur. Önce masal
da düşerler, bazı zamanda da gece çocukların rüyalarına girip bir daha düşerler
bu üç elma... Öyle hızlı da düşmezler ki çocukların bir yerlerini
yaralamasınlar, yoksa ne masalın ne de hayatın anlamı kalmaz. Bazen kısa aralıklar
ile peş peşe düşerler, bazen de beş on saniye arayla düşerler... Bir de şu
meşhur Isaac Newton'un kafasına düşen elmalar var değil mi? Sanıyorum o tek
elma idi, elmalar demek doğru olmaz. Newton o olaydan sonra açıklama yapmış mı,
bilemiyorum, başıma şu kadar elma düştü diye... Bu olay senelerdir gizemini
koruyor...
Hani şu meşhur Kırmızı Başlıklı Kurt Masalı vardı değil mi? Duuuuuuuuuur! Diye
bağırdığınızı duyar gibi oluyorum. Tabi ya Kırmızı Başlıklı Kız olacaktı
doğrusu, hemen fark ettiniz bravo size. Her masalın sonu mutlu biter ya,
nereden mi biliyorum? Çocuklara sordum ilk önce, onlar dinliyor ya da okuyorsa
bir masalın sonunun kötü bitmesine imkan ve ihtimal var mı? Yok tabi ki... Ama
masalın sonuna bakıyoruz, orada gökten düşen üç elma yok. Neden yok neden? Bunu
da masalı bundan yaklaşık dört yüz yıl önce bin altı yüzlü yılların sonunda
kaleme alan Fransız masalcı Charles Perrault'a sormak lazım. Takılıyor kafama
sorular. Acaba neden bu masalın sonunda gökten üç elma düşmedi? Belki elma mı bilinmiyordu
desem, siz de bana hadi canım elma ta Havva Anamız ile Adem as. Babamız
zamanından beri vardı dersiniz. Veya elma o tarihte kıtlık olduğundan az
bulunuyordu, bir masal için harcayamazlardı... Bir başka neden elmalar gökten
düştü o tarihte ama başka yere düştü...
Burnu uzayan şu çocuk vardı bir de, hani ustası Gepetto'nun tahtadan yaptığı,
neydi adı, neydi hah, buldum Pinokyo... Yalan söyleyince burnu uzardı...
Gepetto Pinokyo'yu ortaya çıkartmıştı, Gepetto Usta ve Pinokyo'yu da aslında
bir İtalyan Carlo Colloodi dünya çocuk edebiyatına armağan ediyordu 19.
Yüzyılda... Ama neden, neden bu elmalar yine unutuluyor? O tarihte İtalya'da
elma mı yok? Hiç sanmıyorum. İtalya'da tipik bir Akdeniz Ülkesi ki her meyve de
yetişir. Elma mı sevmiyor acaba bu İtalyanlar...
Karga ile Tilki masalı, nereden geldi ise aklıma şimdi o geldi. Hani karga
ağacın tepesinde, tilki aşağıda. Karganın ağzında bir peynir. Diller döker
tilki kargaya, ağzında ki peyniri düşürsün de ben kapayım diye, eninde sonunda
başarılı da olur. Orada da gökten üç elma düşmez, sadece, karganın ağzında ki
peynir düşer yere... O masalda da gökten düşen elma niye yok ? Bunu da tilki
ile kargaya mı sormak lazım, yoksa yazarı olan antik çağ da yaşamış Ezop'a mı
sormalı?
Pamuk Prenses ve Yedi Cüceleri nasıl unuturuz? Tabi ki o masalın sonu da mutlu
bitiyor. Filmini bile kaç kere seyretmişsinizdir. Ama orada da her ne hikmetse
elma da yok, armut da yok, domates de yok, karpuzda yok gökten düşen. Karpuz da
ne alaka ya, gökten karpuz düşse zaten aşağıda kimse sağ kalmaz, bendeki de ne
akıllar... Grimm kardeşler öyle uygun görmüş, hiç bir şey düşürmemişler gökten.
Hayır, hayır bu ecnebilerin elmaya bir gıcıklıkları var ama çözemedim bir
türlü... Elmalar şimdi bu ecnebilere küsse, darılsa haklıdır yani kendi
açısından. Türk Masalları bizleri hep baş tacı yapıyor, sokuyor masallarına,
bir de sizin bizlere yaptıklarınıza bakın, der yani bunu da elmalar...
Türk Masallarının bir çoğunda gökten üç elma düşüyor. Bir tanesi yiğit
olanların başına, bir tanesi dinleyenlerin, okuyanların başına, bir tanesi de
masalı dizip koşanın başına... Yani herkes nasibini alıyor başa düşen
elmalardan. Kim bilir, çocuklar gece masal dinledikten sonra genelde uykuya
dalarlar, acaba diyorum, masalcılar çocuklar gece yatmadan elma yeyip de öyle
yatsınlar diye mi masalın sonuna böyle elmalı bir bölüm eklediler? Orasını da
belki ileri ki zamanlarda öğreniriz belli mi olur? Gideyim de bir elma soyayım
hemen, cildi güzelleştiriyormuş be!