Yıkıldı taht-ı revan, intizar suya
düştü,
Güzelim hayallerim, nasıl uykuya
düştü.
İncindim nazarında, ol dem budandı
dalım,
Buğz ederken içime, tarife sığmaz
halim.
Şu kirlenmiş esvabım, tersine ikrar
eder,
Sen mücella bakarsın, gelir aşka
meyleder.
Düşsek de uykulara, kapanmaz olur gözler,
Saklamaz sevdasını, yollar aşuğu
özler.
Hakikat kisvesiyle, derde yetişir
kalem,
Şaşırır tükenirim, anlamaz halden
âlem.
Söyledim bir gün değil, asırlarda
esaret,
Nedamet yeter artık, sevinelim
nihayet.
Sabırla yoğrulurken, dem kalır mı
şekvada,
Açılır sanıyorum, ümit vakt-i sabada.
Gölgemi asıyorum, tutuyorken şeniyet,
Nerede hislerimiz, nerede insaniyet.
Bak işte karşındayım, bakışların
şehla mı,
Yoksa giden zamanda, yitirdiğim dava
mı.
İntizar ah intizar, ruhumun rayihası,
İstemez bad-ı sefa, tek sendedir
şifası.
Eyleme beni benden, sana böyle
akarken,
Gönlümün ışığını, kandil olup
yakarken.
Hele bir gör halimi, nicelerde
niceyim,
Sığamam zindanlara, ne gündüz ne geceyim.
Yetmiyor çeperime, yakıyor malihülya,
İstemem tükenmesin, uykuma gelsin
rüya.
Gel yetiş rüzigâr-a, üzüp durma
Âdemi,
Sevinin gözleriyle, seyredelim âlemi.
Âdem Efiloğlu