Makale / Araştırma

Eklenme Tarihi : 2.11.2016
Okunma Sayısı : 9693
Yorum Sayısı : 0

VATİKAN’DAKİ TÜRK CASUSU  KARDİNAL  ARAP MAHMUT’TAN  HACI  WİLHELM’E  BİZİM  GİZLİ  MÜSLÜMANLARIMIZ(!)   1. BÖLÜM.

Efendim, bilindiği  gibi  Barack  Obama  ABD  ye  başkan  olarak  seçilince  biz  Türk  Milleti  pek   sevinmiş,  pek  bi  memnun  olmuştuk.  Çünkü  ABD nin ilk  siyah  derili  Başkanı  Müslümandı(!) Hele  hele  adının başında  bir  de  Hüseyin  olması  dolayısıyla  adamın  seceresini getirip  Türklere  dayadık.  Hiç  unutmam  o  günlerde  Barack  Obama  bizim  meşhur  Barak Türklerinden  oldu  bir  anda.  Ataları  Kahramanmaraş’ta  yaşıyorlarken  I.  Dünya  Savaşı  sırasında  Fransızların  bu  toprakları  işgal  etmesi üzerine Kenya’ya  kaçmışlarmış  da  daha  sonra  Hüseyinciğimizin  babası Kenya’da  aşiret  reisi  bile olmuşmuş.

Hüseyinciğimizin atalarının  Fransız  işgalinden, niçin  yine  Fransız  işgalinde  olan  bir  ülkeye  kaçtığını sormak   tabii  ki  aklımıza  gelmedi.  Ama öte  taraftan  öyle  çok  da etkili  ve  yetkili ağızlar  onun  Müslüman  ve  Türk  olduğunu  söylemedikleri için  zamanla  çok  da  üzerinde  duran olmadı.

Daha  sonra  etkili  ve  yetkili ağızlar  başka  zât-ı  muhteremler  için  konuşmaya  başladılar.  Nazım  Kıbrısi  adlı  bir  Şeyh  İngiliz  veliaht Prensi  Charles’in  gizli  Müslüman  olduğunu  açıkladı.  O  böyle  açıklayınca  bizim  Püskülîzâde Kadir  Efendi  adlı  tarihçimiz  de olayın  peşine  düşmüş  ve  Prens  Charles’ı  takibe  almış.  Bakmış  adam  her  Ramazan  ayında  Londra’dan  ayrılıyor.  Neden?  Çünkü  adam  oruç  tutuyor.  Londra’da  kalsa  oruç  tuttuğu  belli  olacak.  O  bakımdan  ülkenin  ücra  bir  köşesine  gidiyor. Bu  arada  sık  sık  Şeyh  Nazım’ın yanına  gelip  el  öpüp  Kur’an  okuyormuş.  Hatta  İngiliz  Kraliyet  ailesinden  Mason  olmayan,  senelerdir  Masonların  ‘’ Gel  Mason ol ‘’ tekliflerine  tek  karşı  çıkan  bu  Prens  Caharles  imiş.  Kısacası  Prens  Caharles bir  Müslümanmış.

Daha da  sonra  Vladimir  Putin  çoktı  ortaya…Onun  durumu  hepsinden  müthişti  ve  işin  acayibi Püskülîzâde Kadir  Efendi  de   Merhum  Yaşar  Nuri  Öztürk  de  Vladimir  Putin’den mümin  kokusu  alma  konusunda  ortak  paydada birleşiyorlardı.  Yaşar  Nuri  Öztürk  her  ne  kadar niçin  mümin kokusu  aldığını  çok  da  net  açıklamasa  bile Püskülîzâde  onu  da  açıklıyordu: Putin  bir  Ramazan  bayramında  Müslüman  cemaatin  karlar  üzerinde  namaz  kıldığını  görünce  ‘’  Bunlara  kocaman  bir  cami  yaptıralım.  Olmuyor  böyle,  yazık  bu  Ümmet-i  Muhammed’e’’  Demiş ve Moskova’daki  o kocaman  camiyi  yaptırmış.  Kısaca  Vladimir  Putin  de  Müslüman.

Eeee   çağımızda  bu  kadar  çok  yaşayan  gizli  Müslüman  yabancı  devlet  adamı  olduğuna  göre acaba tarihimizde  de  böyle  gizli  ya  da açık  Müslüman  Devlet  adamları  olmuş  mu?

Şöyle  bir  araştırdığım  zaman  karşıma  ilk  çıkan  çok  daha  değişik bir olay oldu:
 
Sultan  İbrahim  döneminde  ( Ki  bizde İlber  Ortaylı  Hoca’nın  bile  ‘’Asla  deli değildi’’  Demesine  rağmen  adamın  adı  deliye  çıkmıştır. )   adı  Mehmet ya  da  Mahmut   olan  bir Türk  casusu  Vatikan’a  yerleştirilir.( IV. Murat  döneminde  diyenler  de  var. )  Bu  casus kısa  zamanda  kardinalliğe  kadar  yükselir. Hatta  Öyle  ki  eğer  papadan  önce  ölmemiş  olsaymış  bir  sonraki  papanın  o  olacağına  kesin  gözüyle  bakılıyormuş.  İşte  bu kardinal  Mahmut seneler  boyu Vatikan’ın  tüm  sırlarını Osmanlı  Devletine  iletmişmiş. Bu  adamın  casus  olduğu  seneler  sonra  onun  İtalya’daki  evini  satın  alan  birilerinin  evi  yıktırdığı  zaman  duvarlar  içindeki  gizli  bölmelerde  bulduğu  ve  daha  sonra  altı  cilt  kitap haline  getirilen  ve  şu  anda  Fransa’da  bulunan  mektuplardan  anlaşılmış.

Ancak  Mahmut  Efendinin  kim  olduğu  anlaşılamasa  da  yani  yakayı  ele  vermese  de  neticede şüpheler  oldukça  fazlaymış.   Çünkü  bu  dönemde  altında  ‘’Bir  Türk  Casusu ‘’Yazan  pek  çok  mektup  ele  geçirilmiş. Ve  hatta Papalık.  ‘’Ulan  bu sırları  bizim buralardan  olmayan  birinin bilmesi  mümkün  değil,  köstebek  içimizde’’  Diye  düşünerekten Papanın  bazı  uygulamalarına  şiddetle  muhalif  olan  Molinas  adlı  bir  rahibi tutuklatmış  ve  akabinde  öldürmüşler  ama  mektupların  ardı  arkası  kesilmemiş.

İşte bu  noktadan  sonra  olay  biraz  Arapsaçına  döner.Çünkü  bu  ‘’Türk  Casusu  ‘’ kod  adlı  ajan’ın  Vatikan’dan  değil  de  Paris’te Kral  Lui’nin  sarayından bu  mektupları gönderdiği iddiaları  olduğu  gibi  Mahmut  da  Kahire  doğumlu  Osmanlı  vatandaşı  bir  Araptır.

Bizim  Arap  Mahmut, Kral  Lui’nin  sarayına
Titus Durlach Nieski takma  adıyla girer oradan  devamlı  mektup  yollar  Osmanlı  ülkesine…  Hatta  öyle  ki  Kraliçe’nin  günde  kaç  defa  tuvalete  gittiğini,  kral  ve kraliçenin  kimlerle  düşüp  kalktığını,  her  şeyi  yazar.

Veee  asıl  bomba:


Bu  ‘’Türk  casusu  daha  sonra  kim  çıkar  biliyor  musunuz?

Sıkı  durun:

Altında  ‘’Türk  Casusu’’Yazılı  olan  bu  mektuplar  1684  yılında  kitap  haline  getirilince  görülür  ki  kitabın  6.  Cildi  tamamen  ünlü  Fransız  yazar Daniel  Defoe’nun yazdığı  mektuplardan ibarettir.  Yani?  Yani  ‘’Türk Casusu’’  Daniel  Defoe’nin  ta kendisidir.

Daniel  Defoe aslında  Romanya asıllı  olup   bu  topraklar  Osmanlı  hakimiyetindeyken  ailesi  buralardan sürülmüştür  ve  dahi  bu  şekilde  sürülenlere  devlet  ‘’Def-i  Husumet ‘’Demektedir.  Yani  Defoe  soyadı  bu  ‘’Def-i  Husumet’’ten  gelmektedir. Eh  bir  de  ben  ilave  edeyim:  Büyük  ihtimal  asıl  adı  da  Daniel  değil  Danyal’dır.

Dedim  ya  karışık  kuruşuk  bir  olay.  Hatta  bu  arada  ünlü  Matematikçi  ve Fizikçi  Isaac  Newton’un  da  bu  Türk  Casusu  olduğu  söylenir.


Aslında  üzerinde  biraz  daha  araştırma  yapılması  gereken  bir  konu  ama  ben çok  da fazla  teferruata  dalamadım. Zira  değişik  kafalardan  değişik sesler  çıkıyor  bu  konuda…  Öyle  ki  bizim  Murat  Bardakçı’nın  babası  İlhan  Bardakçı’dan, Püskülîzâde Kadir  Efendi ‘ye,  ondan  Aytuntç  Altındal’a, bir  yazar  olan  Şebnem  Şenyener’e  kadar  herkes  değişik  bir  hikaye  anlatıyor.

Evet..Asıl  konumuz  Müslüman  olmuş (!)  yabancı  devlet  adamlarıydı  değil mi?

Şimdi  sıkı  durun  yine.  Çünkü  çok  çok  tanınan  ve  Türkiye’de  en cahil  insanın  bile  en  azından  ismen bildiği  bir yabancı devlet  büyüğünün  gizli Müslümanlığından  bahsedeceğim.

‘’Para,  para,  para’’ Desem  aklınıza  kim  gelir?  Benim  kadar  yaşlıysanız  Rüçhan  Çamay  ya  da  Cici  Kızlar  gelir  ama  aynı  zamanda  da  tabii  ki  Napolyon Bonnaparte  gelir  değil  mi?  İşte  bu  ‘’ Para,  para,  para’’ Özdeyişinin  sahibi  Napolyon Bonnaperte  de  gizli  Müslümanmış.(!)

‘’Yok  deve’’  dediğinizi  duyar  gibiyim  ama  öyleymiş  işte.


19 Mayıs 1798 sabahı Toulon’dan demir alan 600 gemilik Fransız donanması, 40 bin asker ile 1 Temmuz sabahı İskenderiye önlerine ulaştı. Napolyon, askerlerine yol boyunca “Mısır’ın halkı Müslüman’dır. İnançlarına ve âdetlerine hürmet edin”demişti.

İstanbul’un tayin ettiği Mısır Valisi 
Ebubekir Paşa’nın işgal karşısında yapacağı pek birşey yoktu. Mısır, o dönemde Osmanlı toprağı idi ama askerî güç, ülkeye asırlardır hâkim olan Memlükler’in elinde idi ve Memlük kuvvetleri de Napolyon’un askerleri karşısında bir hayli zayıf kalıyordu.


Napolyon
’un karaya çıktıktan sonraki ilk işi, gemide hazırlatmış olduğu Arapça bir beyannameyi halka dağıttırmak oldu.


Beyannamede şöyle deniyordu: 


“Kafkas dağlarından ve Gürcistan’dan getirilmiş olan Memlükler, dünyanın bu en güzel yerini çoktan beridir zulüm altında tutuyorlar fakat her şeye kaadir olan Allah artık bu hükümranlığın son bulmasını emretti.


Ey Mısırlılar! Size, benim buraya dininizi yıkmak için geldiğim söylenecektir. Bu açık bir yalandır, inanmayınız. Zalimlere benim buraya gasp edilmiş haklarınızı iade için geldiğimi, Allah’a Memlükler’den daha fazla inandığımı ve Hazreti Muhammed ile hayranlığımı celbeden Kur’an-ı Kerim’e hürmetkâr olduğumu söyleyiniz. Nerede verimli arazi, kıymetli elbiseler, güzel esirler ve mükemmel evler varsa, hepsi Memlükler’e ait. Eğer Mısır onların çiftliği ise Allah’ın bunu onlara verdiğine dair tapu senetlerini göstersinler. Allah âdildir ve merhametlidir. İdareye bundan böyle herkes ortak olacak ve mutlu bir şekilde yaşanacak.


Ey şeyhler, imamlar ve diğer önde gelenler! Fransızlar’ın da hakikî birer Müslüman olduklarını ve Osmanlılar’ın şevketli padişahı ile her zaman dost bulunduklarını halkınıza anlatınız. Maksadımız, padişaha âsî olan Memlükler’i ezmektir. Bize hemen destek verecek olanlar müsterih bulunsunlar fakat Memlükler’e katılmaya kalkanların vay haline! Onlar için selâmet yoktur ve dünyadan izleri silinecektir”.
 (  Bu belge ve konuyla  ilgili  resimler  Murat  Bardakçı’dan  alıntıdır.)


Memlukler  bu  beyannameyi  yese  de  İngilizler  yememiş  ve  önce  Amiral Nelson  Ebukır’da  Fransızların  canına  okumuş. Osmalı  Padişahı  III. Selim  de  kendisine  hitaben  bağlılık  ve  sevgi  mesajları dillendiren  bu  halis  Müslümanın(!)  söylediklerini  yememiş olsa gerek  ki İngilizlerin  bu  zaferinden  hemen  sonra Padişahın Akka  Valisi, seksen  yaşında  bir  ihtiyar olan  Cezzar  Ahmet  Paşa,  Akka’da  Napolyon’un  ordusunu  perişan  edince  gariban  Napolyon’un ne  kendisinin  ne  de  askerlerinin  Müslümanlığı  filan  kalmamıştı.
-----------------------------------------------------------------
Hacı  Wilhelm Efendi  ile  devam  edeceğim…

RESİMLER
1- Müslüman(!) Barack  Obama  Gençlik  yıllarında (  Görüldüğü  gibi  tam  bir  Müslüman(!)  )
2-  Müslüman  Prens  Charles(!). (  Görüldüğü gibi bir  Müslüman  mabedinde  nasıl  el  bağlanacağını  biliyor  adam.)
3- Müslüman  Putin(!),  Müslüman  din  adamlarıyla
4-  Napolyon  Bonapart’ın  -yazı  içinde  geçen   ve  kendisinin  de  Müslüman  olduğunu  ifade  ettiği-  beyanatı
5- Bir  İngiliz  Karikatürüne  göre  Napolyon’un  Müslüman  olma  merasimi
6-  Bir  başka  İngiliz    karikatürüne  göre  ‘’Korkunç  Türk’’  Napolyon’u  mumyalıyor.
7- Bir  Türk  Casusunun  mektupları  ile  ilgili  olarak 2007  yılına  ait  İngiliz  Gazetesi  haberi.( Haberde  soldaki  resim  Daniel Defoe,  Ortadaki  Türk  Casusu Mahmut..ve  gazetenin  haberi. )
8-  Şebnem  Şenyener’in  ‘’ Bir  Türk  Casusunun Mektupları’’Adlı  kitabı
9-  Aytunç  Altundal’ın ‘’Bir  Türk  Casusunun  Mektupları’’ adlı  kitabı.



( Vatikan’daki Türk Casusu Kardinal Arap Mahmut’tan Hacı Wilhelm’e Bizim Giz başlıklı yazı Sami Biber tarafından 2.11.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.