Saat gecenin dördü
Bir sen anlarsın beni bu saatte
Sırtımı yaslıyorum koltuğumdaki
gölgene
Ayrılığım özleminde gün geceye,
Gece bir türlü dönmüyor sabaha
İçimin artıkları küf kokuyor
Ve üşüyorum sonunda
Var gücümle sarılmak istiyorum
gölgene
Olmuyor !
Aklımın sokaklarından kaçmış içimin
düşünceleri
Aç kalbini !
Bas ruhuma !
Yüz çeviriyorum beni bırakıp gittiğin
yere
Huysuzlanıyor yalnızlığım
Yokluğuna üşüyorum bir kez daha
Üzerimde ince,uzun kollu nefti kazak
Kesmiyor yokluğunun ayazını
Huzur omuzumdan uzakta
Yarı ıslak renkler …
Camları açık bir müzik aksın içime
Kirli bir iz bıraksın gözyaşlarım
yüzümde
Düşsün gölgem içime
Offf
Ne yapsam olmuyor
Ne etsem kesmiyor hasretini
Nefesimle ısıtmaya çalışıyorum
Ankara’nın caddelerini
Senin gibi onunda ayazı iliklerime
işliyor
Gel !
Yeniden ısıt bizi !
Hayat ver !
Sabaha yaslandı saatler
Nihayet evdeyim
Gözkapaklarımın üzerinde
Çember çeviriyor çocukluğum
Nefes nefese uykusuzluğum
Beni çağırıyor kolunu yana açmış
yatak
Beynimin sızıları dökülüyor çarşafıma
Sensizlik yoruyor
Örtün üstümü
Örtün !
Yalnızlığımla ısınacağım