“Sabah akşam Rablerine, O'nun rızasını dileyerek dua edenlerle birlikte candan sebat et. Dünya hayatının süsünü isteyerek gözlerini onlardan çevirme. Kalbini bizi anmaktan gafil kıldığımız, kötü arzularına uymuş ve işi gücü aşırılık olan kimseye boyun eğme.” (Kehf Süresi, 28. Ayet)


Uzun yıllardır yeni nesiller batıdan ithal edilen filmler, televizyon, tercüme kitaplar, sanat faaliyetleri ve moda gibi çeşitli araçlarla kendi benliğinden uzaklaştırılarak, İslam' dan ilahi mesajdan habersiz bir şekilde yetişip, bunların sayısı çoğalırken, ümmetin büyük çoğunluğu açlık, sefalet ve işsizlik pençesinde kıvranırken, samimi Müslümana düşen görev nedir?


Tüm bu gerçeklerden haberdar olduğumuz halde, namaz, oruç, hac gibi ibadetlerimizi yapıp, haftada ya da on beş günde bir, bizimle aynı statüye sahip birkaç dostumuzla bir kitap tahlili, ya da tefsir - meal okumak, arada biraz sadaka verip, keyfimizden, kişisel çıkarlarımızdan başka bir şey düşünmeksizin, halkının sorunlarına duyarsız bir şekilde yaşayıp sonra da 'Ben iyi Müslümanım!' tavırları içerisinde, sağa sola çaka satmak, gerçek Müslümanlıkla ne derece bağdaşır.


Gerçek Müslümanlığın nasıl olması gerektiğini, bizlere Rabbimiz Kur'an'ı kerimde peygamberimizin(sav) mücadelesini örnek vererek gösteriyor.


Bu mücadele sonucunda varılan nihai nokta, savaşların, işgallerin, soykırımların, açlığın ve yoksulluğun olmadığı, dünya nimetlerinin hakça bölüşüldüğü, insanların olabildiğince mutlu ve huzurlu olduğu bir dünyadır. Böyle bir dünyayı günümüzde ancak erdemli insanların devrimci çabaları ile gerçekleştirilebilir. 


Erdemli insan? 


Başkalarına kendi inancını, düşüncesini zorla kabul ettirmeye çalışmayan, başkalarının yaşam tarzlarından, alışkanlıklarından dolayı onları küçümsemeyen, insanlara faydalı olmaya çalışan, dili ve fiilleri ile kimseye zarar vermeyen, başkalarının ayıplarını araştırmayan vicdan sahibi, affedicidir. Çeşitli konularda görüşlerini başkalarına anlatırken, güzel bir üslup kullanır. Saygılıdır, kaba değildir. Erdemli insan şüphesiz hatasız insan değildir. Hatasıyla başkalarına zarar vermişse, incitmiş ise, üzmüş ise, bunu güzel bir şekilde telafi eder ve helallik ister. İnsanların ve insanlığın acılarını ve güzelliklerini, mutluluklarını içinde hisseder. Bencil ve egoist değildir. İnsan onurunu öncelik kabul eder, hak ve adalet ilkelerine dikkat eder. Bu ve benzeri birçok insani özelliklere sahip olan kişi erdemli insandır.


Bu erdemli insanlar, etrafında gelişen olaylara duyarsız da kalamazlar. Müslüman olmayanın asla dostu da olmayacağını bilir. Tıpkı, Saddam’ın Kuveyt’i işgal ettiğinde, Amerika ve yandaşı birçok ülke, “Kuveyt’i kurtarıyoruz!” diyerek müdahale edip, Müslüman halkı perişan ettiği zamanki gibi…


Yine, Sırplar binlerce savunmasız Bosnalıyı katlederken “Neden Bosna’ya müdahale etmiyorsunuz!” denildiğinde, Amerikalı yetkili aynen şu cevabı veriyordu “Kuveyt’te Amerika’nın çıkarları söz konusuydu, Bosna da ise Amerika’nın hayati çıkarları yok. Bosna da bir Amerikalı ölürse bunu halkımıza anlatamayız “' diyordu. Böylece Amerika veya onun gibi düşünen Müslüman olamayan ülkelerin dost olamayacağına şahit olmuştu. 


Günümüzde, bu erdemli insan, zalimin, Halep’te masum birçok insanın üzerine bomba atarak, öldürmekten zevk aldıklarına şahit oluyordu. Hatta Ülkemizde, 15 Temmuz darbe girişiminde, nasıl bir senaryo içinde davrandıklarına şahit de oldu, gereken erdemi göstererek vatanımızı korudular, kimi şehit kimi gazi... Bu ruhu unutmamalıyız, daima yaşatmalıyız da...


Bizi biz yapan, Müslüman yapan bu erdemlilikle olgunlaşan ve kardeşliği, tüm İslam dünyasında hissettiren, Allah’ın Rahim ve Rahman ismini her yerde, acısıyla ve mutluluğuyla yine İslam coğrafyasında yaşayan tüm insanlarla kardeşliği paylaşarak yaşamak ve en güzeliyle bunu yansıtabilmektir. Bir araya gelip, tefrikalardan kurtulma zamanıdır, asrımız. Artık söz değil, o söylenen sözü yaşama zamanıdır. Bizden sonraki nesillerin bizden bahsederken, bizim Çanakkale’yi yahut İstanbul Fethini anlattığımız gibi bu birleştirici hikâyelerin yaşandığı örnekleri gelecek nesillere aktarmamız gerekmiyor mu?...


Saffet Kuramaz

( Erdem Savaşçıları başlıklı yazı safdeha tarafından 8.10.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.