Erbab-ı kelȃm

 

Sözün bittiği yerde insana bir hal olur

Yine de sözcükleri dizer erbab-ı kelȃm

Ne kadar edip olsa bazen insan lal olur

Şaşkınlık deryasında yüzer erbab-ı kelȃm

 

Fuzuli konuşmanın bedeli çok ağırdır

Kel kâhya susmak bilmez herkes ile öğürdür

Artık ondan sonrası hep kulaklar sağırdır

Sadece hadsizlerden bezer erbab-ı kelȃm

 

Cahillerin aksine bağırmaz haklı olan

Az söyleyip öz söyler düşünür aklı olan

Er geç tezahür eder manada saklı olan

Alnı açık başı dik gezer erbab-ı kelȃm

 

Gürültü olsun diye düşünmeden azanlar

Boş teneke misali çok konuşur az anlar

Bir susuş bin cümleyi özetler bazı anlar

Gerekince ağzını büzer erbab-ı kelȃm

 

Ego denen canavar esir olur cüceye

Kelime lime lime hayat verir heceye

Mevzu karmakarışık dönmüşken bilmeceye

İmkânsız  muammayı çözer erbab-ı kelȃm

 

Der Mikdadi yazarak anlatır meramını

Ustalıkla düzenler bireysel kuramını

Satır aralarında gizletir dramını

Son noktanın yerini sezer erbab-ı kelȃm

 

Ozan Mikdadî

( Erbab-ı Kelȃm başlıklı yazı Mikdadi tarafından 18.09.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.