Martı kuşu
Boğazı’n imgesi olsun
Vapur sesi karışsın
Dalgalara
Doldursun ciğerlerine
İyot kokusunu
Efkârlı efkârlı savursun
Cigarası’nın dumanını
Bir garip Leyla

İmbat esintisi
Öğlene doğru çıkardı ya
Ağlatırdı adamı vesselam
Yalpalardı kayıklar
Toplanırdı oltalar
Çay bahçesinde beklerdi
Eski sevdalılar
Sığınırdı boş bulduğu limana
Koynunda kocaman boşluk
Hisar karşıda
Bir Mecnun 
Bir garip Leyla

Kanlıca’nın yoğurduna
Çalakaşık girişsin
Çocuk
Pembe kaymak bulaşmış
Ağzının kenarına
Ana eli
Mekik oyalı mendiliyle silsin
Kadersiz İstanbul mu
Ben miyim diye
Düşünerek
Bir garip Leyla

Döksün inci tanelerini
Bir küçük el dokunsun yanaklarına
Yakarsın kısık sesiyle
Ağlama
Boğazında kalsın düğüm
Yutkunsun kadın
Esmer yüzünü çevirip
Dalsın uzaklara
Uçuşsun ipek eşarbı
Kara perçemi düşsün kaşına
Yalandan gülümsesin
Bir garip Leyla 

Kırk yama
Hayatına
Dönsün
Tutup elinden
Yalnızlığı’nın
Baba yadigârı evine sığınsın 
Bacası tütüyor sansın
Orhan Veli dinliyorum derdi
Gözlerim kapalı İstanbul’u
Duymuş muydu
Bu zavallı çaresiz kadını
Bir garip Leylaydı onun adı

H. Çiğdem Deniz.
( Bir Garip Leyla başlıklı yazı çitlembik tarafından 11.05.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.