Artık
sıklıkla duymaya ve görmeye başladığımız canlı bomba vakıaları gerçekten
-vicdan ehli olarak- her birimizi ciddi anlamda tedirgin etmeye başlamıştır.
DAİŞ,
BOKO HARAM, DHKP-C, EL-KAİDE VE PKK gibi terör
örgütlerinden din kisveli olanları intihar bombacısı olacak kişileri;
“Şehitlik”, diğerlerinde ise “Kahramanlık” duygusu ve inancını farklı
ortamlarda, çeşitli araç ve gereçlerle empoze ederek hazırlamaktadırlar…
İntihar
bombacıları (ya da canlı bombalar) özellikle, kalabalık ve sosyo-ekonomik
düzeyi düşük sorunlu, aile fertlerinden seçilirler ki; bunların geleceğe dair
umutları yok gibidir. Hayatta tatmin olacağı ölçüde başarı gösterememiş ve
hedefleri konusunda hayal kırıklığı yaşamış kişilerdir. İtibar ve takdire, güce
ve etkili olmaya, bir eylemle kendini ispat etmeye muhtaçtırlar. Kendi bireysel
varoluşu silik olduğundan bir dava üzerinden var olmaya çalışırlar. Kısaca
bunlar asosyal eğilimleri olan, âsi, isyankâr, tepkisel, kendini ispat etmek ve
birilerinden intikam almak isteyen kimselerdir…
İntihar
bombacısına göre; kendisi ve mensubu olduğu örgüt tamamıyla iyi, ötekiler ise
en ağır cezayla cezalandırılması gereken tümüyle kötü kişilerdir. Ayrıca canlı
bomba eylemcisinin psikolojisinde sanılanın aksine acizlik söz konusudur.
Bunlarda ‘düşmanlarına karşı yetersizlik ve güçsüzlük’ hissedilir…
Bu
kişileri hazırlayanlar onlara ya hep, ya hiç tarzında ideolojik telkinlerle
düşmanı şeytanlaştırırlar, sürekli haksızlık, kötülük ve zulümlere vurgu
yaparlar, kutsal kabul edilen namus, vatan, ideal bir dünya kurmak, barış
ve adaleti sağlamak, zulme karşı durmak gibi değerleri korumak üzerinden
dolduruşa getirirler…
Ayrıca kahraman
olmak, övünülecek bir eylem yapmak, dünyada kalıcı bir iz bırakmak, boş geçen
hayatını değerli bir eylemle taçlandırmak gibi değerler üzerinden intihar
bombacısını duygusal olarak tahrik ederler...
Bunlara
ilaveten ölümsüzleşmek, adını devrim tarihine yazmak veya şehit olmak gibi
idealler ile hamaseti besleyerek kişiyi hedefe kilitlerler..
Sonrası
da hepimizin malumudur; nice sivil, asker ve polisin ölümüyle ocaklar ateşe verilerek
oluşturulan yetim, öksüz ve dul insan manzaraları…
İntihar, insanın kendisini öldürmesidir. Ne şekilde olursa olsun bir kimsenin kendisini öldürmesine "intihar" denir. İntihar Allah'ın yaratmış olduğu cana kıymaktır. Bu yüzden de büyük günahlardandır. İnsana canı veren Allah olduğu gibi, onu almaya yetkili olan da O’dur.
İntihar bombacısıysa sadece kendisini öldürmüyor, canlı bomba olurken zaten asıl amacı başkalarını öldürmektir. İşte bu sebeple işlenen cürüm daha da vahim bir olay demektir…
Kimi İslam âlimleri, Müslüman olup ablukaya alınarak ölüme mahkûm edilip de başka bir çıkar yol bulamayan kişiler, düşmanlara karşı canlı bomba olabilir ve kendisi de şehit sayılır…
Kimine göre de, hiçbir gerekçeyle kendisini ve çevresine zarar vererek harap etmesi caiz değildir; bu cihad değil aksine fitne, fesat olarak değerlendirilmiştir ki, özellikle bunu Müslümanların içerisinde yapmak asla doğru değildir. Zira cihad ve savaş yalnız harici düşmana karşı yapılır. İslam memleketinde idareci zalim ve haksız da olsa silahlı mücadele tecviz edilmemiştir. Zalim ve haksız idareciyle mücadele, ilmî ve düşünce bazında gerçekleştirilmelidir…
Hariçteki düşmanlara karşı savaşta ise, şahıslar veya guruplar kendi başlarına hareket etmeyip İslam ordusuna, yani nizami bir harekete dahil olmak zorundalar. Yoksa zarar ve tehlike riski vardır. Her kafasına esen, ben cihada gidiyorum deyip kendini öldürtmesi cihad değildir. Bu sebeple nizami bir ordu savaşır, şahıslar da bu ordu içinde görev alırlar.
Bomba bağlayıp, sivil asker gözetmeden insanları öldürmek cihad değildir. İslam hukukunda böyle bir harekete müsamaha edilmemiştir. Savaş ancak düşman askerleri ile olabilir. Düşman memleketinin sivillerini öldürmek savaş değil cinayettir düşüncesi baskın bir görüştür…
Yapılan araştırmalarda intihar bombacılarının yaş ortalaması 22, erkek oranı % 60, bayanlarda ise % 40 civarındadır.
Nerede ne zaman patlayacağı ve hangimizi götüreceği belli olmayan bu hasta kişiliklerden Rabbimizin cümlemizi koruması dileğiyle…
MFK