hasreti yüreğime hançerleyen  
ve yalnızlığıma umarsızca düşen bir gölgedir 
sensiz karşıladığım her sabah

kirpiklerim de üşürken ıslak düşlerim
susmuş vaktin dilin de uykusuz ve yorgun 
bir ilmeğin içinden hınçla sürgününe geçiyorum

ey ömrüme sığmayan onca acı 
şafak sökülürken ufukta ağır ağır
göğsümün üstünde yeniden doğrul ve uyan

neden hüzünlüsün bende 
neden böyle vakar?
karanlık bir mabede uzanmış
hiç gelmeyecek birini 

sanki hâlâ bekler gibisin

küskünüz biliyorsun
bir hercai s/oluyor gözlerim 
henüz buğusu tüten bir vedaya


içimin dağların da hüzünden bir gökyüzü 
dudaklarım da kan uğultusu
bağrımda gittikçe uzaklaşan 
uzaklaştıkça sabrı çatlatan 
sönük ayak izleri
ve avuçlarımda bir yumak özlem

dışarı da 
kuşluk vaktin de 
hâlâ ışıldayan seher yıldızı
ince ve derin bir sükut 
hava da insanın yüzünü kesen bir ayaz 
ve ilk ezan

dal kurusu bir gövdeden 
yutkunup bütün sözcükleri 

ağlayıp kalacağım yine bir şiirin en belalı ortasın da

kim bilir kaç kere gitmişti
bak yine kanat çırpıyor işte ardıç kuşu 


vakti bilinmez bir b/aşka vuslata...

21:11
şimdi/öylesine
( Ardıç Kuşu başlıklı yazı ACZ tarafından 25.12.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.