Eğitim sürecini  tamamlayan bir bayanla diyalog:

-İş arıyorum, çalışmak istiyorum. 

-Nasıl bir iş düşünüyorsun Selma?

-Bilmem ki, kararsızım. Siz emekli bir ablamızsınız, onun için size danışıyorum.

-Bu konudaki en güzel karar senin kendi kararındır, madem ki fikrimi soruyorsun,  bildiğin gibi ben bir bankacıydım. Nezih bir yerdir banka ve bana göre bayanlar için  ideal bir meslektir bankacılık...

-Ama orada çalıştırıyorlar...

-İyi ya, sen de çalışmak istiyorum demiştin...

-Ben şöyle rahat bir iş arıyorum.

İş yerimizde geçen bu diyalogdan bir süre sonra 2002 yılında  perakende satışı tasfiye ettik ve onu daha sonraları  hiç görmedim. 

Bir kaç gün evveldi, devletin bir sağlık kuruluşu kayıt-kabul bölümünde gördüm O'nu. Kilo almış, bir elinde nescafe fincanı, yanındaki arkadaşıyla şakalaşıp sohbet ediyordu.

Selamlaştık, kısa bir hal-hatır sormakla  noktaladık karşılaşmamızı ama "tam da bulmuşsun, çay-kahve içip sohbet ederek  RAHAT bir işi" diye düşünmekten kendimi alamadım.

Bizim insanımız, çalışıyor  görünür ama çalışmayı sevmez, aslında parayı sever...

Bir başka yerde başka bir tablo:

Evlendiklerinde ikisi de sıradan bir memurdu. Kadının çalıştığı kurumda bilgi ve becerinin yanında işe hakimiyeti ve mesleki kurslardaki başarı esasına göre  ilerleme imkanı vardı. Dört sene sonra yetkililer kadrosuna geçmişti kadın.  Bu durumdan hoşlanmayan adam evde sebepli-sebepsiz huzursuzluk çıkarmaya başlamıştı.

Kadınların sezgileri güçlüdür.  Evdeki gerilimi  babacan müdürüyle dertleşti. Tam da o sırada yeni bir eleman alınacaktı kuruma, müdür:"üzülme,  çaresi var,  gelsin kocan yarın, görüşelim kendisiyle" dedi.

Ertesi günkü görüşmede:

-Gel seni de buraya alalım, karı-koca çalışırsınız ne güzel olur, hem kısa zamanda seni de terfi ettirip şefliğini getirtirim.

Adam sevindi:

-Kabul müdür bey...

-İlgili evrakları hazırlaman için sana üç gün süre...

-Tamam...

-Ay sonu hesapları için hafta sonundaki çalışmaya gel, karına yardım et, hem de buraya ve işe ısınmış olursun...

-Tamam müdür bey...

O hafta sonu küçük bir fark için 15 metreyi bulan şeritli hesap makinesinden çıkmış  rakamlar  tek tek gözden geçirilip puantajı yapılacaktı.

İlk bir-iki metreden sonra "daha çok mu" diye sormaya başlamıştı karısına. "Biraz var" diye geçiştirdi kadın devam ettiler puantaja...

Dördüncü-beşinci metrede  oflayıp puflamaya başladı devamındaki ruloyu görünce önce buruşturup, bir kısmını da yırtarak:

-Ben böyle işin  içine  abcçdefghıijklmn......Ben sıkı işe gelemem...

İşte sana iş, kısa zamanda yetki ama sıkı çalışman karşılığında...

Yetki-makam  olsun,  güzel bir maaş ama sıkı çalışmaya  hayır!  Senin anan güzel mi?

MB yazarlarımızdan sayın Ata Kemal beyin bazı yazı sonlarındaki gibi, oy Asiye Asiye...

Bizim insanımız çalışmayı sevmez ama kaytarıp çalışıyormuş gibi görünür, gezmeyi-tozmayı, tatilleri sever. Bunlar için  ihtiyaç olan parayı da çok sever...

Bana göre, çalışmalı alınan ücreti hak etmek için,

Çalışmalı, pas tutmadan ışıldamak için...

İşleyen demir ışıldar (pas tutmaz.)

Anlamı: Çalışkan ve hareketli insanların hem sağlıklı, hemde hayat dolu olduklarını görürüz. Oysa, tembel tembel oturan kimse hantallaşır, iş yapma yeteneğini kaybeder. Çalışkan kimse gittikçe açılır, daha yararlı işler yapar. Net.ten alıntı) 

Selam ve sevgilerle,

Yurdagül.

( İş Arıyorum Çalışmak İstiyorum başlıklı yazı Gülalkan tarafından 18.11.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.