Bilinmeyen bir kitabın satır aralığına saklandım
Sen kal
Mavi çalar gökyüzüne birazdan.
Bir şiir olamadık hâlbuki
Ya şiir okumadık ya şiiri anlamadık
Yaram çok derin
Cümle âlem payitaht bellemiş yokluğumuzu
Hüznün rengi değmiş belli ki kuşlara
Soran olursa boş ver
Bırak radyoda eski bir türkü çalsın
Senle eşlik edelim..
Her yanım insan kırıkları
Neyse ki hala kuşların uçabileceği alanlar var..
Z/amansız vedalar hep acıtır canımı
Meydan okuyorum karanlığa
Dünyayı mezarlık bilerek inmiştik eşikten
Şimdi duçârım kendime.
Saat gecenin bilmem kaçı
Gökyüzünün bilmem kaçıncı kilometresini arşınladın sen
Ben yağmayan yağmurlarda ıslanıyorum..
Kanayan bir takvim yaprağının ötesinde
İsimsiz gezerdi gözlerim,
Yıllarca taşıdığın kelimelere bir tekme atarsın
Uzaklara gider
Hem de İstanbul için..
Kör olası İstanbul..
Olmak istediği yerde olamıyor herkes
Biraz acıklı, biraz komik bir gülümseme ile
Dolaşıyor sokaklarda
Özellikle Kasım’da,
Yağmurun yağmak isteyip de yağamadığı zamanda
Özellikle mutsuz,
Ekseriyetle nereye gideceğini bilmeyerek
İstanbul gibi,
Bilmeyerek!
Yıka, kefenle, duala bütün kahrımı.
Susuyor olmak istemiyorum
Ama susuyorum..
Servet Tuğluk- 10.11.2015 / Elazığ