herkes içten üşümüş
bir sarılmak arıyor kendisine 
bilsek ki 
kalbin rızâsıdır bazen yapayalnız kalmak 
asıp karanlığa sesimizi kahrolsak da yeridir 

plastik bir düzende vitrin camları yalan 
alkışlar sahte
namlular hâlâ sıcak 
ve masum gövdelerden 
kan çoktan incecik sızmıştır 

paslı kalplerimiz 
öfkeyle gıcırdıyor birbirimize uzanan mesafede


kahrolsun bu dünyanın sevimsiz gösterişi

oysa bütün kuşlar 
özgürlüğün kanat seslerinde  çıplaktır
toprağından koparılıp
bazen yakamıza takılsa da
kimseye kin gütmez hiç bir karanfil 

ve bir türkü sesi 
seni uzakta ki bir yakına götürür 
ırmaklar yangınınca çağıldar 
s/aklayamadığın kôr ateşinde 
kâh gurbet olur 
kâh isyana durmuş hasret gibi büyür
uzayıp giden dağlar

inanç içre her şeyi boş verin 
sevmenin vakti geldiğin de
bırakın bütün
acılarımızı 
üzerimizden yağmurlar silip süpürsün 


tabut hisli 
kendinsiz hiç bir vakitten geçemezsin 
ki 
kazılmamış  bir mezarı 
düşünmez esir düşmüş hiç bir akıl
ey ayna kırıl
dokun ey toprak 
sökül ey karanlık
ey kefen yedi kere tenime sarıl
boşluklar ötesinden
yaklaş ey muğlak kader

ölüm göğsümün 
ölüm artık yüreğimin uçurumlarında
canım artık düşmek istiyor o muazzam hisse



ölmek yeniden kavuşmak değil midir sevgiliye


21:56
şimdi/öylesine 
içimin delisine
( İçten Üşümüş Yalnızlığım başlıklı yazı ACZ tarafından 9.11.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.