1
Şiir duygu oyuncağı değildir. Elif Keskin Karabulut
Şiirleriyle gönüllerde taht kuran bir şairimizle
birlikteyiz bu hafta… Sayın Elif Keskin Karabulut… Kendisiyle aynı edebiyat
sitesinde edebi paylaşımlarda bulunuyoruz ve heceli şiirlerini okudukça insanın
şair olası, durduk yere aşık olası, okudukça duygulanası geliyor.
“Hoş geldiniz Elif Hanım… Öncelikle
okurlarımıza sizi tanıtalım. Elif Keskin Karabulut şaire kimliğinin dışında
kimdir? Nelerden hoşlanır? Neler yapar?”
- Merhaba. Bu güzel sohbete başlamadan önce şunu söylemek isterim. Elif Keskin
Karabulut' un ( Şiirlerin Şairi ) henüz şairlikle ilgili bir sıfatı yok ve
sanırım yıllar geçse dâhi bu sıfatı benimseyemeyecek. Bana göre şair sıfatı,
şair toplumun sesi olduğunda, toplumun da o kişiye şair sıfatını bahşettiğinde
yüklenmeli bir ismin yanına. Ancak biliniyor ki ülkemizde eline kalemi alan
çoğu kişi “şair” sıfatı ekliyor adının önüne. Bu yüzden ben kendime sadece bir
şiir yazar olarak bakıyorum.
Öncelikle kendimi tanıtayım sizlere... Anne ve babası Öğretmenlik mesleğinden
emekli üç çocuklu bir ailenin ortanca çocuğuyum. Bir kız kardeşim ve bir abim
var. Rabb' im eksikliklerini göstermesin. Dokuz senelik evliyim ve Allah
bağışlarsa sekiz yaşında bir kız çocuğu sahibiyim. İş hayatıma evliliğimle
beraber nokta koydum ve bir daha çalışmayı düşünmedim. Yani ömrüm vefa ettiği
sürece ev hanımıyım ve öyle kalacağım.
“Edebiyata olan ilginiz ne zaman
başladı?”
-Anne ve babası öğretmen olan bir birey olarak hayatım kitaplar içinde geçti
diyebilirim. Annemin anlattığı masallarla birgün farklı bir hayata açılacağım
ve bugün kitapların içinde mana denizinde yüzeceğim o günlerde hiç aklıma
gelmezdi. Babamın bir hobisi vardı; hemen hemen her yeni kitabı alır,
okuyabileceğimiz türde olanları sırayla bana ve kardeşlerime okuttururdu.
Disiplinli bir insandı benim babam, hâlâ da öyle.
Edebiyata ilgim ilkokul 3. sınıfta babamın kütüphanesinde ona ait olan şiir
defterlerini bulmamla başladı. Orada kelimenin tam manası ile bir hazine
bulacağım hiç aklıma gelmezdi o günlerde. İşte benim şiire olan ilgim tam
olarak o gün başladı. Artık hikâye ve masal kitaplarının yanı sıra şiir
kitapları da okumaya başlamıştım. Ve o gün ilk şiirimi yazdım. Belki çocukçaydı
ama benim ilk şiirimdi. Anneme yazmıştım ilk şiirimi...
“Harika… İlk şiiri anneye yazmak yani… Peki Elif Hanım, şiir sizin için ne
ifade ediyor? Ya şiir olmasaydı?”
-Şiir tutkulu bir aşk bana göre... Aslında hiçbir zaman hissedemeyeceğiniz
duyguları onunla hissediyor ve noktayı koyduğunuz anda o şiirin kahramanı
oluveriyorsunuz. Yazamadığınız anda ise o kahraman ölüyor ve siz onu defnedecek
bir mezar bile bulamıyorsunuz... Her şiirde kendinizi arar, her şiirde
kendinizden bir şeyler bulmak için parça parça oluyorsunuz o an. Şiir bana göre
nefes almak gibi bir şey.
Şiir olmasaydı eksik kalırdı sanırım bir yanım. Beni tamamlayan tek şeyin şiir
olduğunu düşünüyorum. Hani nasıl desem; ruh ikizim gibi şiir.
“Yaşadığınız şehir mi size ilham veriyor
siz mi yaşadığınız şehire?”
- Aslında her ikisi de değil. Yani ne yaşadığım şiir bana ilham veriyor ne de
ben yaşadığım şehire ilham veriyorum. Anne ve babamın mesleği dolayısı ile çok
şehir değiştirdik. Bu yüzden eğitim hayatımın her dönemini farklı farklı
şehirlerde bitirdim. İşin gerçeğini söylemek gerekirse bana sevgili şiir perim
ilham veriyor... Tıpkı benim gibi değişken bir ruh haline sahip olan bu
karakterin adı ise '' İlhami''.
“Heceli şiirde usta kalemlerdensiniz. Çevrenizde edebiyata olan ilginiz nasıl
karşılanıyor?”
- Aslına bakarsanız hece şiirlerinde ya da serbest şiir dalında ustalık
mertebesine ulaştığımı sanmıyorum. Ben duygularıyla şiir yazan bir insanım.
Şiiri bir meslek olarak hiç göremedim. Şiir bana göre anlık duyguların kâğıda
yansımasından başka hiç birşey değil. Yani bir şey duyuyorsunuz, görüyorsunuz
veya tahammül edemediğiniz bir olayla karşı karşıya geliyorsunuz ve yahutta bir
şey sizi sevindirdi, mutlu etti. İşte o an bana göre şairin şiire sarılması
için en uygun an. Rüyamdan uyanıp şiir yazdığımı bilirim mesela. Gündelik
hayatımda zamanımın hemen hemen çoğunu şiir okuyarak, yazarak, şiirle ilgili
konuşarak geçiriyorum diyebilirim. Kızım çok seviyor, eşim siyasi ve hiciv türü
şiir yazmamı istemiyor, ailem ise memnun oluyor şiir yazdığım ve onlara
okuduğum zaman.
“Şiirlerinizi bir kitap halinde okurlarınıza sunmayı düşünüyor musunuz?”
Bunu yirmi yaşımda bir kere düşünmüştüm. Daha sonra tam manası ile şair olan
bir insanla karşılaştım ve o gün bir şiir kitabı bastırabilmek için çok fazla
donanıma sahip olmak gerektiğini kavradığım gün oldu. Ve hala bir şiir kitabı
bastıracak kadar donanımlı hissetmiyorum kendimi. Ama babamdan bana geçen bir
alışkanlık; çok sayıda kitap satın aldım ve bende kendi kütüphanemi oluşturdum.
Teknolojinin ilerlemesi ile artık kütüphane odama pek uğramasam da bende kızıma
bir hazine bırakabilmek için çabalıyorum.
“Edebiyat sitelerinde edebi paylaşımlar
okuyana çok şey kazandırıyor. Hele de öğretici yazılar… Fakat okumaya üşenen
bir toplumuz. Sizin okuma merakınızı biliyorum. Okumayı bu kadar kim sevdirdi?”
- Evet edebiyat siteleri Şairlerin birbirleriyle tanışıp kaynaşmaları
birbirleriyle fikir alış- verişinde bulunabilmeleri için vazgeçilmez yerler. Bu
tür sitelerde hepimiz edep çerçevesi içinde birbirimizi okuyor ve
değerlendiriyoruz. Okumayı seven bir insan olarak günde hiç okumasam yüze yakın
şiir okuyorum. Dediğim gibi şiirle tanışmama, şiiri bu kadar sevmeme ve okuma
merakıma sebep olan kişi babamdır...
“Her şiir yazana şair demiyoruz, her
şairin kalıcı olacağına inanmıyoruz. Sizce iyi bir şair olmak için hangi
özellikleri taşımak gerekir? Bir şiirde neler ararsınız?”
- Bana göre şiirin kalıcılığı ne yazana ne de yazılana bağlıdır. Şiir ancak
okuyucu içinde kendinden bir şeyler bulabiliyorsa şiirdir. Lakin şairin
kalıcılığı yazdıkları ile anlam bulur. İyi bir şair olabilmek için edep' i ne
yürekten ne de dilden ayırmamız gerekir. Yani bir şairin yazdığı ile düşündüğü
aynı olmalıdır. Ben şiiri ne hece ne de serbest olarak değerlendiririm. Bana
göre içinde duygu olan her şiir güzeldir ve okunmaya değerdir. Bazen şiir
okurken öyle anlar oluyor ki, derin bir mana denizinde buluyorum kendimi. Ve
okuma isteğim öyle zamanlarda daha da yoğunlaşıyor. Üç saat hiç ara vermeden
şiir okuduğumu bilirim.
“Bazı arkadaşlar şiirlerini düzeltmesi
için başkalarından yardım aldığını dile getiriyorlar, hatta ücretle şiir
yazdıranlar olduğunu duyup şaşırıyoruz. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?”
- Bunu şu şekilde açıklayayım. Benim öyle şiirlerim vardır ki üzerinde günlerce
değişiklik yapmış, geceden başlayıp sabaha kadar üzerinde düşünmüş '' acaba ne
yapabilirim, ne ekleyebilir ne çıkarabilirim'' diye kendi kendime sormuşluğum
olmuştur. Evet yazdığı şiirleri yardım alarak yazdığını söyleyen çok kişiden
bende haberdarım. Şiirin bir başkası tarafından düzeltilmesi normal mi? Bence
hayır. Ama yazılan şiir hakkında kafiye örgüsü, anlam kaygısı ve şiirin kendini
daha iyi ifade etmesi için öneriler alınabilir. Açıkçası ücretle şiir yazdıran
var mıdır, yok mudur bunu da bilmiyorum. Lakin şiir değiş- tokuşu yaptığını
söyleyenleri, falanca ile hayali bir sevda yaşayıp bunu şiire dönüştürenleri
çok duydum. Kimsenin şiire bakış acısı beni ilgilendirmese de şunu söylemek isterim:
Şiir duygu oyuncağı değildir. Yani şiir satın alınmaz, gerçekte var olmayan bir
duyguyla yazılmaz. Ama şair duygudaşlık kurma özelliği olan bir insansa kendini
bir başkasının yerine rahatça koyabilir, onun gibi düşünebilir, hissedebilir ve
bu hissiyatı kâğıda aktarabilir.
“Geleceğe ait ne gibi projeleriniz var öğrenebilir miyiz?”
- Kendini evine ve kızına adamış bir bayan olarak bu kutlu vazifemi devam
ettirebilmek hayattaki tek projem. Fazlasını hiç düşünmedim ve hayatımdan da
çok memnunum. Açık söylemek gerekirse bir bayana en güzel meslek '' annelik ''.
Maddi bir sıkıntıya düşmedikçe iş hayatıma geri dönmeyi düşünmeyeceğim sanırım.
“Çok teşekkür ediyor saygılar sunuyoruz
Elif Hanım, yolunuz açık ‘İlhami’niz bol olsun.”
- Ben teşekkür ederim. Saygı ve sevgilerimle...
HEMŞEHRİM
Bu şehirde takılmışım ağlara
Kar bu sene gelemedim hemşerim.
Senin ile çıkmıştık ya dağlara...
Zor bu sene gelemedim hemşerim.
Gurbet ile açtık hazan pazarı
Bağbanların bize değdi nazarı.
Otlandı mı babaannemin mezarı?
Kor bu sene gülemedim hemşerim.
Dumanım tütmüyor yansa ateşim
Anı defterinden kalkmıyor başım.
Yürekte hicranım, gözümde yaşım
Har bu sene silemedim hemşerim.
Ne kadar perişan ne kadar hazin
Mektubun içinde duruyor yazın
Sabırla bekliyor elekte hüzün
Var bu sene elemedim hemşerim.
Ne tatlıydı yaylaların balları
Söyle bana kim ayırdı kolları
Gayret edip aşamadım yolları
Sur bu sene delemedim hemşerim.
Yazmışsın ya köy evimin halından
İnmiyorduk yemişlerin dalından
Bir buket yap çiçeklerin alından
Kır bu sene bölemedim hemşerim.
Gam yemem günlerim dese de yeter
Salıma yüklerim selamım gider
Ömrümün vadesi ne zaman biter?
Sır bu sene ölemedim hemşerim.
ELİF KESKİN KARABULUT.../ ŞİİRLERİN ŞAİRİ...