“Özentisiz ölüler/
Çekiştiriliyor saçlarından/
İrfan kuyularına…”
Sarı yazsam seni;
Ablak gün başaklarına
Bir çocuğun gülmesinde
Ağlamasında diğerinin
Kirli elleri yumuk
Bitli saçları/
Sümük ayazı bakışları
Kırmızı olsa;
Derisine işlenmiş
Anıt duvar kadınlar
Gülüşleri talan/
Ölümleri yalan
Boş dünya
Teninde…
Karaya düşer!
Avurtlar çaresiz
Sözler bitmiş/
Görüntü bozuk
Sisli aynasında
Zaman sökükleri
Tutturulur dirence…
Ak desem;
Bir kefenin yüzü var
Patiskadan/
Bir de verilmiş sözü var
Bele kuşak acılar
Demlenirken…
Morluk!
Özentili yanımın
Duhula uğramış nezaketi
Ruj kapamalar var/
Mor tedavisinde
Işıl ışıl…
Ve mavi!
Ölü balıkların yüzü
Karada durunca bir ziyafet
Kötürüm bakışlı kedilere
Denizde öl/denizde…
Zürriyet salasında/
Kanatsız kuşlar taşısın naaşını
Ölü sevgiliye mavi türküler yeter
Diren gönlüm…