'' Görmek bakmayla görülmez
baş-gözü nasıl gördüğünü bilmez
O’ ki kalpten gelen kalbe dirilen
kalbin orta yerinde oturan bir hoşluk ''
 
 
hani şair demiş …
 
Ben artık ne şairim , ne fıkra muharriri !
Sadece, beyni zonk zonk sızlayanlardan biri !
Bakmayın tozduğuma meşhur Bâbıâlide!
Bulmuşum rahatımı ben de bir tesellide
Fikrin ne fahişesi oldum , ne zamparası !
Bir vicdanın , bilemem, kaçtır , hava parası ?
                                                       N , F , Kısakürek .
 
 
ve ... ben  ne matematikciyim ne felsefeci
ne edabiyat cıyım ne bilimci
ne alimim ne arif
ne zalimim ne çahil
ne çokum ne de çocuk
sadece  yazarım !
sanal olsa da bilgi ve emek birikimlerimle
öğretmen ve öğreten kimliğimle yazarım

 
... Hiçlik ve boşluk anlatılamayan ayrılmaz ikili 
hiçlik çıkmazında yüzüyor
boşluk içinde boğuluyorsa bir insan
ben bilinci ” vehmi benlik ” taşıyor demektir
o ” ki  insan olmanın erdeminden uzakta
kendini boşluk aynasında görendir 
 
hep ben bilirim bilinci ...
kendi doğrularından başka doğru tanımayan
yanlışları kendince beyaz gören
en ön yerlerde olma hırsı içinde olan
görmeyi dahi göremeyen
hep bir olma ene çıkmazları
kısmen de olsa her insanın yaşadığı
egosuna yenik düşen vs doyumsuzluklar
bana göre ise sevgisiz ruhlar 
 
Uçurum noktasına gelmiş
kendini arayış içinde olanları
bir tutmuyorum
onların önünde dizlerim bükülür dilim lal olur sus pus eğilirim 
 
 
S_onsuzluk hiçliğinin içinde boşluğu yaşamak insanlığın ortak gıdasıdır
dalgalı bir denizde ‘ gel gitli imbatlara benzer
hani denizin yüzeyinde beliren kabarcıklar gibi
çıkmazların çıkışı  düşünen insanın güç besini

oysa denizinin yansıması gibidir
'' insan ve sonsuzluk …
insan ve boşluk da diyebiliriz 
 
pekala biliriz …
 boş bakış , boş laf değil
… mış’lı , muş’lu hiç değil .
 
”Her şey içinde , hiç bir şey yaşamaktır boşluk ''
 
dikkatli sabit şekilde aynı yere baktığımız zaman
göz yorulup sulanıyor
göz merceği puslu dünyaya dair hiç bir şey göremiyorsa
demek ki , dünya da hiç bir şey var değil , yok demektir 
 
oysa !
 bakmak seyretmek ruha iniş,
” insan gören bir yarattıktır ” sözünü hatırlatır
tüm insanlar ve her şey  evrenin birer boşluğudur
sıfırlara sıfır çekeriz çoğalır oysa sıfır hep sıfırdır
 
” hem her şey , hem hiç bir şey ‘ hiçlik içinde boşluk .
 
bilmeliyiz ‘ ki birbirimize duyduğumuz
doyumsuz ca kucaklamalarımız dahi
sonsuzluk içinde sonsuzluktur
boşluk ve hiçliği kucakladığımızı göremeyiz
her şey  boşluk ve hiçlik sevincidir 
 
Sonsuzluk içinde , … O _nsuzluk ‘da yoktur 
 
bu yüzden
geriye dönüp baktığımızda 
birbirimizin değerini daha çok kavramış
kaybettiklerimizi kazanmış olacağız
unutmayalım’ ki  hayat bir hayal bir çokluk içinde boşluk
unutmayalım ‘ ki  her şey sonsuzlukla başlar  sonsuzlukla biter
tren her istasyonda duracak
mutlaka her yolcunun bineceği bir durak olacaktır
 
 ki ...dostluk hançeri acı olur
kanser vb hastalıklar sadece gideceğimiz sonsuzluğu alır
 
oysa ! bencillik enaniyetcilik hiçlik öyle mi
ölüm dahi  almışken her şeyimizi 
  
kelimeler sihirbazı olmuş kalemimiz
insan sevgisinden birlikten bahsederken
bir biz olamadık bir biz
” biz bize birlik içinde bir biz ”
sözlerini hiçliğe yazmış olmaz mıyız
 
sessiz sevgiler vardır ;
boşluğun hiçliğine s_onsuz kalabilen
elleriyle yüreklerini iki kürek ortası koyan
sevgisiyle kalplerini iki kürek ortası yakan  
 sanki bir göz kırpması bakışı okunuşlu 
sanki bozulmamış kalbi pamuk ütüsü dokunuşlu
 
son sözüm odur ki , 
kendine esir düşmüş sürgün ruhlara
sevgiden bahsedip de sevgiyi vermeyen hiçliğe
insanın kalbine inmeyi bilmeyen  erdemlikten uzak
özelliğine özeni göstermeyen menfaat düzeni kurmuşlara
kendini eniz üstü görse dahi sevgiden bahsedemez
insanlara verebileceği hiç bir şey yoktur
 
istatiklere baktığımızda dünya insanları arasında
en çok sevgisini belirten sıcak kanlı kucaklayan ve anlaşılan 
en içten  Türk insanı olmamızı göstermesine rağmen
neden birbirimizi anlamayız
bu da bir boşluk içinde ego hiçliği olamaz mı


  boşluğun hoşluğuna vesile olan hiçlik içinde sanallığa ithafen 
 
Gülay GÖKTÜRK
( Hiçlik Boşluk Sonsuzluk başlıklı yazı GöktürkGülay tarafından 18.01.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.