Bahçedeki papatyalardan bir dal kopardım.Arkadaşımın yanında kopardığım bir dal papatyayla inanç bu ya,fal bakıyordum:

                      “-Seviyor.Sevmiyor.Seviyor.Sevmiyor.”

                       Daldaki en son papatya parçasına geldiğimde o papatya parçası resmen beni hüsrana uğrattı.Fallarda bile aşık olduğum adam,Nergis,beni sevmiyordu.Yeni bir taktik geliştirmeliydim.Nergis’i tavlamak için tüm servetimi uğruna harcamaya razıydım.Aklıma televizyondaki modacılar geldi.Tüm uğraşlarımla Nur Yerlitaş’a ulaşmış ve ondan randevu almıştım.Bir hafta dolmadan soluğu İstanbul’da,Nur Yerlitaş’ın yanında,almıştım.Tanışma aşamasından sonra Nur Yerlitaş’a ettiğim tek bir kelime vardı:

                         “Beni her şeyimle baştan yarat,yarat ki Nergis benim olsun.”

                         Kuğu Kuşu’nun düzenlediği kıyafet balosuna benim gibi Nergis’te davetliydi.Nur Yerlitaş’ın üzerimde gerçekleştirdiği yenilik ve gelişmelerle kıyafet balosuna gittim.Ördek kıyafetiyle yer alan Kuğu Kuşu’nun yanındaydı adamım,Nergis.Usulca yanına gittiğimde yine beni görmezden geldi.Eve hüngür hüngür ağlayarak döndüm.Yılmamalıydım.Kıyafet balosunda tanıştığım arkadaşımın önerisi ve yardımıyla Cemil İpekçi’ye ulaştım.Yine haftası dolmadan soluğu bu defa Cemil İpekçi’nin yanında aldım.Klişeleşmiş cümlemi ona da tekrarladım:

                         “Beni her şeyimle baştan yarat,yarat ki Nergis benim olsun.”

                         Zeus’un Europa ile yaşadığı ateşli gecedeki vefatının ardından Zeus’un cenaze törenindeydim.Nergis’te cenaze törenindeydi.Nergis,yine yüzüme bakmadı.Perşembeyi cumaya bağlayan gece oturup Tanrı’ya el avuç açıp dua ettim:

                        “Dilerim o da sevsin benim gibi ve sevdiğine kavuşamasın.”

                          Kederimden ağlayarak ve benzim sararıp solarak kendimi dağlara attım.Bir pınarın başında canımı Azrail’e teslim ettim.

                         Nergis,Yankı’nın kendisi yüzünden vefatının vermiş olduğu kederiyle dağlarda dolaşırken ağaç ve yeşillikler içinde kaybolmuş bir pınara rastladı.Eğilip su içmek istedi.Suda gördüğü hayali beğenip ona aşık oldu.Nergis,bu sefer gerçekten de sevmişti.Sevdi ama kavuşamadı.Bunun üzüntüsüyle sararıp soldu ve Azrail’e canını teslim etti.

                          Köy koruyucuları,ertesi gün Nergis’in cesedinin yerinde bir çiçek buldu.Ardından Nergis’in kendi yansımasını gördüğü su pınarını gözyaşı kavanozuna dönüşmüş olarak buldu.

                         Köy koruyucuları,pınara neden ağladığını sorduklarında;pınar:

                       “-Nergis için ağlıyorum.”dedi.

                       Köy koruyucuları şaşkındı.Gözleri dolar gibi oldu.Pınar,konuşmasına devam ediyordu:

                      “Nergis için ağlıyorum,onun yakışıklı olduğunu hiç fark etmedim ben.Nergis için ağlıyorum,çünkü sularıma eğildiği zaman gözlerinin derinliklerinde kendi güzelliğimin yansımasını görüyorum.”

                         Gözyaşlarını saklamak adına,erkekler ağlamaz racon bu ya,köy koruyucuları arkasını dönüp oradan ayrıldı.Birkaç adım sonrasında köy koruyucuları,Nergis’in arkadaşına rastladı.Köy koruyucuları,hepsi bir ağızdan:

                        “-Başınız sağ olsun.”dedi.

                        Nergis’in arkadaşı,köy koruyucularındaki jest ve mimiklerden okumuş olacak ki arkadaşı Nergis’ten bahsetme gereği duydu:

                       “Hepiniz Nergis’i kendini beğenmiş olarak görüyorsunuz ama arkadaşımın aradığı bambaşka.Yankı,Nergis’e yaklaşmak için ondan uzaklaştıracak hatalarla dolu yöntemlere başvurdu.Eğer Yankı,sadece kendi olsaydı Nergis’i elde edecekti.Yankı’nın bedduasıyla ne Nergis ölecek ne de Yankı’nın kendisi bir taşa dönüşecekti.Anladınız mı beyler.”

                       Karşısındaki adamların yüzünde bir aptallık ve saflık belirtileri vardı.Adamlar,nasıl birbiri ardına sıralanmış kelimeleri anlayacaktı,onlarda öyle bir algıda yoktu.

                   “Kahramanlarımız Nergis’in arkadaşını anlamayadursun,bizde burada hikayemizi sonlandırıp uykuya dalalım.Zira saat on bir oldu.Senin gibi akıllı çocuk bu saatlerde çoktan uykuya dalmış olurdu.”

                     Çocuğun gözünden adeta uyku akıyordu ama o yine ninesiyle pazarlık içindeydi:

                    “Yarın akşam erken başlayalım,yarın akşama daha çok hikaye sığsın;tamam mı?”

                   Şantajcılık ve rüşvetçilik sırası bu defa ninedeydi:

                    “Tek bir şartla.Bu hikayede ne anlatıldığını söylersen yarın akşam sana üç hikaye anlatacak senin her şeyinle güzel ninen.”

                       Çocuk,uykunun vermiş olduğu saflığa maruz kalsa da yine tüm kurnazlığınla ninesinin istediği yanıtı verdi:

                      “Her şeyinle güzel nine ha.İşte,anlattığın hikayede kendini seveceksin ama hiçbir zaman kendini beğenmeyeceksin.”


YAZAN:OĞUZ BATIN

( Yankı başlıklı yazı Oğuz batın tarafından 13.10.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.