AZERBAYCAN
GEZİMİZDEN İZLENİMLER – 3
(GENCE’DEN
TOVUZ’A DOĞRU)
Gence’de gerçekleştirdiğimiz muhteşem proğram sonrası
yediğimiz gece yemeğinden sonra, geç vakitlerde Milletvekilimiz Ganire Paşayeva’nın
da memleketi olan Tovuz’a hareket ettik. Yorgunluğumuza rağmen 70 km.lik
yoluluğumuz oldukça hareketli ve neşeli geçti. Zira sanatçımız İlham Askeroğlu
her zamanki gibi bizi coşturuyordu.
Gecenin 02.30’u gibi Tovuz’a vasıl olduk. İzel otelde önceden
ayarlanan odalarımıza yerleştik. O yorgunluğa ve çok geç vakit olmasına rağmen,
Aşık Şemşir Medeniyet Ocağı Başkanı tarafından ünlü şairimiz sayın Cemal Safi
abimize hediye edilen Azerbaycan sazını bir müddet tecrübe etmeden duramadık. Cemal
abim sazı Soma’lı sevimli şair kardeşimiz Mehmet Metin Baş’a emanet etmişti.
Düzce’li şair arkadaşım Yunus Kara ile aynı odada istirahate çekilmiştik.
Mehmet Metin ile de Karaman’dan ödüle doymayan şair kardeşimiz İbrahim Şaşma,
bitişik odaya yerleşmişlerdi.
Yatmama rağmen, komşu odadan değişik bir saz sesinin
geldiğini duyunca tekrar kalkıp Metin’in saz çaldığı yan odaya, geçtim. Bir müddet
daha saz çalıp söyleyerek, yeniden istirahate çekildik.
Akşamdan yarın için askerlerimizle buluşacağımız söylenmişti.
Gece çok az uyumamıza rağmen heyecanla erkenden kalkarak kahvaltı salonuna
geçtik. Bize kahvaltı sunan kardeşlerimizle şakalaşarak ve hoş sohbetler
ederek, kahvaltımızı yaptıktan sonra, valizlerimizle birlikte otelin ön
caddesine çıktık. Tovuz’u gündüz gözüyle görmek daha bir başkaydı. Resimler çektirerek
çevreyi anlamaya ve tanımaya çalıştık.
Tovuz küçük bir ilçe olmasına rağmen, cepheye yakın olması,
askeri kışlalara ev sahipliği yapması ve Ganire hanımın memleketi olması
bakımından, stratejik bir önem ve değer taşıyordu.
Aracımız gelince doğruca askeri birliklerimizin bulunduğu
karargaha geçtik. Kahraman askerlerimiz ve onların şanlı Tugay komutanı Albay
Berhudar bey heyetimizi askeri törenle karşıladı. Bizlerdeki heyecan,
askerlerimizdeki merak ve coşku ile ortamdaki milli ve manevi atmosferi, bütün
insanlarımızın görmesini gerçekten çok isterdim.
Heyetimizden her arkadaşımız askerlerimize hitap ettik. Coşkulu,
milli ve manevi dinamiklerimize yönelik konuşmalar yaptık. Kahramanlık şiirlerimizi
coşkuyla paylaştık. Askerlerimiz bizlere çeşitli ikramlarda bulundular. Yemekler
ikram ettiler. Bir ara resmi düzene ara vererek, kahramanlık türküleri
eşliğinde askerlerimizle oynadık, eğlendik ve onları kucakladık. Oyunlarımız
esnasında her iki devletimizin bayraklarını ve sancaklarını göklerde
dalgalandırarak, elden ele dolaştırılarak gerçekleştirdiğimiz şölen etkinliği
görülmeğe değerdi.
Final bölümünde milletvekilimiz Ganire hanım tüm ekibimize
şanlı Türk Ordumuzun şerefli üniformalarını kendi elleriyle giydirdi. Her birimiz
asker üniformalarımız ile, yeniden kahraman askerlerimize hitap ederek onları
selamladık. Bayan arkadaşlarımızın askerlik yapmamalarına rağmen, askeri eylem
ve sunumlarını biz erkeklerden daha coşkulu ve başarılı yaptıklarını söylemeden
geçemeyeceğim.
Albayımız Berhuder bey ve milletvekilimiz bizlere hediyeler
ve “fahri ferman” belgeleri takdim ettiler. Karargahta geçirdiğimiz 4-5 saatlik
bu süre, toplam gezimizin en güzel, anlamlı ve stratejik bölümü idi. Hüzünlü ve
bir o kadar da gururlu bir şekilde askerlerimizle vedalaştık. En zor kısmı
burasıydı gerçekten…
Zamanımız daralmıştı. Akşam saat 21.00 de Bakü’den İstanbul
uçağımız kalkacaktı. Tovuz-Bakü arası yaklaşık 500 km. Gence’ye hareket ettik. Biz
karayolu ile hızlı bir yolculuğu beklerken, her zaman en ince ayrıntılı planlar
yapıp başarı ile ugulayan Ganire hanım bize bir sürpriz daha yapmıştı. Gence hava
alanına gelince sürprizin sırrı da çözüldü.
Azebaycan havayolları ile Gence’den Bakü’ye güzel bir
yolculuk yaptık. Bakü havaalanının vip salonunda ayrılmanın verdiği hüzün ve
heyecenın eşlik ettiği, duygulu, sevinçli, gururlu ve de karmakarışık hislerin
hüküm sürdüğü çok özel ve anlamlı saatler geçirdik. Zira, Ganire hanım başta
olmak üzere, Azerbaycanlı kardeşlerimiz bizleri asla yalnız bırakmıyorlardı.
Ganira hanımın halasının yapmış olduğu lezzetli kek ve börekleri
iştahla yedik. Son ayrılma esnasında dahi, hediyelere boğulduk. Güzel, anlamlı
ve yüksek kaliteli sohbet ve istişarelerde bulunduk. Nihayet veda vakti geldi. Çok
kısa bir süre içerisinde, sanki yıllar yılı dostmuşuz gibi oluşan
kardeşliğimizin verdiği gurur ve kazanımla kucaklaşıp vedalaşarak uçağımıza
geçtik.
Giderken yaşayacaklarımızın neler olacağını gerçekten
hakkıyla tahmin edememiştim. Yaşadığımız güzellikleri, duyguları, coşkuyu,
heyecanı ve etkinlikleri hakkıyla anlatmakta klavyemin tuşları kafi
gelmemektedir.
Bize bu güzellikleri yaşatan başta heyet başkanımız Sn. Ayşe
Paslanmaz’a “9. Kapadokya şiir ve sanat şöleni”ni kardeş ülke Azerbaycan’a
taşıyarak bizleri de heyete dahil ettiği için teşekkürlerimi ve şükranlarımı
sunuyorum. Proğramın Azerbaycan ayağını büyük bir başarı ile yürüten
Milletvekilimiz Sn. Ganire Paşayeve’ya göstermiş olduğu üstün
konukseverliğinden ve yakın ilgisinden dolayı şükranlarımı sunuyorum.
Ayrıca, gezimizin her anında bizleri mutlu etmek için çaba
sarfeden Azerbaycanlı kardeşlerimize, büyükelçiliğimiz çalışanlarına, kültür
müşavirimize, tugay komutanı Albayımız Berhuder beye ve şöföründen danışmanına
kadar ismini sayamadığım tüm kardeşlerime şükranlarımı arz ediyorum. Sağolun-varolun-yahşi
kalın.
Başta büyüğümüz ve abimiz Cemal Safi olmak üzere,
güzellikleri birlikte enerji ve sinerji üreterek yaşadığımız ekip arkadaşlarım –
can yoldaşlarıma teşekkürlerimi sunuyorum. Sağolun – varolun…
Selam, sevgi ve dualarımla…
Allah’a (cc) emanet olunuz…
3 Temmuz 2014 Perşembe. BUCAK
YRD.DOÇ.DR. SÜLEYMAN COŞKUNER