İNSAN
                                               Oğuz Batın

"Beş dakikalık bir zevk sonucunda aktığımız hayatta,
Beşiğimizi tıngırdatıp yüklemeye çalıştığımız anlamda,
O kadar saf o kadar temiz ve berrak sularda,
İnsan.."
                                                                              Doğanın en güçlü varlığı olan insanın var olmasıyla ilgili öne sürülen iki görüş vardır hepimizin bildiği gibi.Dine göre insan Havva ile Adem'den meydana gelirken fen bilimlerine göre ise maymunun yüzyıllar evvel evrimleşerek insanın meydana gelmesidir.E,tabi bu öne sürülen iki görüş hakkında değil de şu an için yorum yapacak olursak yani insanın insan olmaya başladığı dönem hakkında şiirde de dediği gibi aslında hepimiz beş dakikalık bir zevk sonucunda hayata akan sperm parçasından ibaretiz.Hayata gözlerini açan bir bebek konuşamasa da,içi boş olsa da,çevresinde bütün olup biteni anlayacak yetidedir.İşte bu yüzden beşiğini tıngırtadırken insan çevresinde olup biten anlam yüklemeye çalışır.Kim bilir belki de psikayrilerin hastalarına kullandığı çocukluğa inme yöntemi buradan gelmektedir.

Kıçımıza bir hemşirenin vurmasıyla ilk ağlayışlarımızın,
Masumiyeti gider zaman su gibi aktığında,
Ağlar bir dediği hemen olmayınca,
İnsan...
                                                                        Yeni doğan bir insan çırılçıplak dünyaya gelmiştir ve öyle de gidecektir.İlk ağlayışını ismini ve cismini hiçbir zaman hatırlayamayacağı bir hemşirenin kıçına vuruşuyla yapar.O ağlayştır ki zamanla insanın o ağlayışındaki masumiyet ve saflık gider,daha henüz küçükken bile.Misal istediği bir oyuncağın alınmamasına ağlayan insan..

Kah evin önünde kah eve yakın parklarda,
Tanışıp kaynaşır masumca komşunun çocuklarınla,
Oynanan ilk oyunlarında öğrenir oyun oynamayı hayata,
İnsan...

                                                                      Artık büyümeye başlamıştır insan.Bebeklik döneminden çocukluk dönemine geçmiştir.Okul öncesi çağında başladığı ilk iletişimle arkadaşlıklarında arkadaşlarında oynadığı oyunlarda aslında hayatı öğrenmeye başladığı ilk aşamadır,iyisi ile kötüsü ile.Ki bu dönem okul sonrasında da devam etmektedir.Yazımıza duygularımı da katacak olursam ben gerçekten de bu konuda çok şanslıyım.Sosyal medyada arkadaşlarımı gruplara ayırdım.İlkokul arkadaşlarıma ilk göz ağrılarım,lisedeki arkadaşlarıma deli çağım ve üniversitedeki arkadaşlarıma ise son mohikanlarım dedim.Bütün arkadaşlarımda da şanslıyım ama ilk göz ağrılarım diye nitelendirdiğim arkadaşlarım da biraz daha şanslı olmamın nedeni her insan gibi bu ilk göz ağrılarının biraz fazla olması.Okul öncesinde başlanıp büyüyünceye kadar mahalle aralarında top oynamalarla başladığımız mahalle arkadaşlarımız vardır,bütün herkesin bu böyledir.Durumu hem zaman hem de ekonomik olarak biraz müsait olan aileler için gidilen tatil yöreleri.Evet,bu konuda da şanslıyım."Deniz Kumu Kamping"adlı hikayemde bütün hikaye kişilerini daha çocukken gitmeye başladığımız ismini vermeyeceğim falanca kamp yerindeki arkadaşlarım da benim ilk göz ağrılarımdır.Sadece deniz değil filanca yerdeki kişilerde benim ilk göz ağrılarımdır,belki diğer hikayelerde konu olarak alırım.İşte o insan hayata ilk atıldığında oynadığı oyunlarla hayatı yeni yeni algılamaya başladığında iyisiyle kötüsüyle hayata oyun oynamayı öğrenir.

Anne kucağından düşer ilim ocağına,
Ağlamasıyla ana yüreği nöbettedir okulda,
Kaynaşırsa arkadaşlarınla ilk satışı anasına,
İnsan...

                                                             Artık yedi yaşına gelmiştir insan.Anne kucağından ayrılıp okula başlama dönemidir.İlk arkadaşı olan annesiyle ayrılacağının içinde üzüntüsü olduğundan okula yeni başladığında devamlı ağlar,bu sebeptendir ki anne okulda nöbettedir.Resmi olarak hayatın ilk anındaki arkadaşlarında tanışıp kaynaştığında hiç kuşkusuz ilk bel kıvırdığı ilk dansözlük yaptığı insan anasıdır.

Bir filozoftan farkı yoktur sorgulamakta,
Sorularının sayısı artar zamanla,
Karşı cinsle ilk iletişiminde dikkati farklılıklarda,
İnsan.

                                                        İlim ocağına düştüğünde hayatı sorgulamaya ve hayatındaki ilk olan insanları tanımaya başlamıştır artık.Sorduğu soruların eşliğinde bu sorulara paralel farklılıklarda göze çarpmaktadır cinsiyet olarak.

Soruları azalır zihni dolmaya başladıkça,
Karnı toktur artık öcü diye korkutmalara,
Sever,kendini bulur peri masallarında,
İnsan...
Sever,aşkın ne olduğunu tanımlayamasa da,
Girer,çıkmak istemez peri masallarından,
İlk ihanettir!İhanet anne ya da babaya,
İnsan...

                                                          Aşkın tanımını bilmeden bir yerlerden duyumlarla ilk çevresinde seven bir insan karşımıza çıkar.İlk aşk ya da çocukluk aşkı diye tanımlayabileceğimiz dönemdir.Hepimizin aklındadır değil mi o kişiler,gülerek ve gülümseyerek hatırladığımız.Ya okuldur ya da başka bir yerdir o çocukluk aşkı denilen peri masallarının yaşandığı yer.Benimki başka yerdi.Hay olmaz olaydı diyorum."Ulan anne beni bir beş altı sene önce doğursaydın ya"diyerek gülüp esprisini yaptığım o kişiye gözüm mü değdi bilinmez aldığım haberlerle başına gelmedik felaket kalmamış Ş....'nın..


Anne kucağı baba ocağı anlamsızlaştığında,
Aşk koyulaşıp meşk sohbeti attığında,
İlk tecrübedir!Aşka ve arkadaşlığa,
İnsan...                       

                                                        İnsanların en karışık dönemidir.Bu dönemde insanlar çocukluktan yetişkinliğe geçtiği dönemdir.Bu yüzden de çocukluktan yetişkinliğe geçmeye başladığı lise döneminde şiirde de dediğim gibi artık anne kucağı ve baba ocağı anlamsızlaşmıştır.

Soruları çoğalır zaman aktıkça,
Sormaz önceki gibi anne ya da babaya,
Sorduğu soruları zihindedir ve cevabı da,
İnsan...
Sorulu cevaplı hayata hazırlanmakta,
İşiyle aşkıyla denemeler yapmakta,
Kah canı yanmakta kah can yakmakta,
İnsan...                    
                                                   Yetişkin olduğu ilk dönemdir.Bu dönem üniversite çağıdır insanın.Bu çağda insan hayata hazırlanmaktadır.Aslında bu dönem lise döneminden de daha sancılıdır.İşiyle aşkıyla denemeler yaparken insanı bir gelecek korkusu sarar.Günümüzün anne ve babalarını hızır diye nitelendiriyorum.İnsanın bu dönemde ve ilerleyen süreçlerde ne zaman canı yansa anne ve baba hızır gibi araya girip durumu düzelttikten sonra tekrar bir kenara çekilir.Evladının her daim verdiği kararların arkasındadır.

Bitmez soruları bitmez sorunları hayata atıldığında,
Bir başka soru bir başka sorunla karşı karşıya,
Evliliğimi nasıl yürütürüm,nasıl çocuğumu büyütürüm layıkıyla,
İnsan...

                                                   Hayata atılan insan evlilik konusunda seçimini yapmıştır.Ama yine de bitmez sorunları.Bu sorunların başında evliliğimi nasıl yürütürüm ve nasıl çocuğumu layıkıyla büyütürüm gelir.

Değişen rollerde farklı hayat sahnesinin karşısında,
Yaşantılarından edindiği donanımlarla,
Oynar üzerine düşen rolleri layıkıyla,
İnsan...

                                                   İnsanın ömrü hayatı boyunca iki ailesi olur.Birini Allah,seni doğururak seçimini yapmadan verir.Diğerini ise Allah'ın verdiği aklı kullanarak senin kurduğun aileyle Allah,2.aileni verir.Artık roller değişmiştir.Burada insan,anne ve babasından anne ve babalık rolünü devralmıştır.

İçindeki çocuğu öldürüp mezara koyduğu zamanda,
Vermiştir kendi ellerinle ağlayarak toprağa,
Anne ve babadan kalmıştır bir kuru hatıra,
İnsan.

                                                Kelimelerin kifayetsizliği..Dudağın ve dilin suskunluğu..Bu dönemde artık içinde bir çocuk yoktur.İnsan,anne ve babasının vefatıyla sadece anne ve babasını değil çocukluğunu da toprağa verir.

Yine rol değişimiyle karşı karşıya,
Soran değil cevaplayandır saçına karlar yağdığında,
Mazisini konuşturan,
İnsan...

                                             Yaşlanıp ebediyete yolladığı anne ve babasıyla yine rolleri değişen bir insan vardır.Öldürdüğü çocukluğunda anne ve babasına hayatı anlamak için binlerce sorduğu soruları artık bu dönemde cevaplayandır insan.Hayat tecrübesini konuşturur.Mazisinden dem vurdukça hayatı yaşam tecrübesinle önüne geçen bütün insana anlatır,karşısındaki insanın bunalıp sıkıldığını bilse bile.

Döker gözyaşlarını masasından eksilen arkadaşlarının arkasından,
Döker kalp yaslarını hayat arkadaşının elvedasıyla,
Tek başına kalan,
İnsan...

                                             Artık hasat zamanıdır.Teker teker masasından arkadaşlar eksilmeye başlar.Arkadaşlarının üzüntüsünü elde kalan bir parça mutlukla hayatı yaşamaya çalışır.Eşiyle,çocuklarınla ve torunlarınla hayatını acısıyla tatlısıyla sürdürmek zorundadır.Elindeki bir parça umudu da kalbindeki yasla beraber hayat arkasını toprağa verdikten sonra artık tek başına kalmıştır.

Muhtaç kalır evladının bakımına,
Çeker kahır el kızı ya da el oğlundan,
Fedakarlığından susan,
İnsan...

                                          Tam anlamıyla etme-bulma dünyasının yaşandığı andır.Derler ya bir anne ya da baba on evlada bakar,bir evlat bir anne yada babaya bakamaz diye.Burada insan yüce gönüllülüğünle yine susar,fedakarlığındandır.
NOT:Bu dönemin tamamen ortadan kaldırılması için lütfen ama lütfen erkek olsun kadın olsun bencillik yapmayın.Senin anan benim babam muhabbetine girmeyin.

İsmimizin kulağımıza fısıldanıp okunan ezan,
Duyulduğu gün bütün herkes tarafından,
Ağlayan değil olur ağlanan,
İnsan...

                                          Ve veda zamanıdır.Kıçına bir hemişirenin vurmasıyla ağlayan insana artık ağlanıyor olmuştur.Çıplak gelen insanın üzeri soyulup bir bez parçasıyla toprağa gömülüyor olmuştur.Geride sadece birkaç anılar kalmıştır.

Arkasından ardına bıraktıkları ile bırakılan,
Bir hiç uğruna başlanan kavgalardan,
Kemikler sızlatan,
İnsan...
Der ki "Sadece bu dünyaya nefes almaya gelmişim."
Der ki "Keşke paradan ziyade size insanlık verip öğretseydim."

                                      Geride sadece anılar değil kendisinden bir parça olan kendisinin bu hayattaki en önemli eseri olan çocuklarını arkasında bırakıp gitmiştir.Arkasında bıraktıkları ile bırakılanlar arasında başlamıştır artık büyük bir kavga.İnsanların teselli kelimesi vardır ya,bir yerlerden izliyor bizi diye.Bir yerlerden hayatı izleyen o insan kemikleri sızlaya sızlaya kendine lanet kendine sitem eder.Şimdiki aklım olsaydı hayatı sadece nefes alarak yaşamazdım,şimdiki aklım olsaydı banker anne ya da baba olacağıma insan sarrafı olup ilerde arkamdan bırakacaklarımı bir kuyumcu gibi karakterini işlerdim.Keşke öyle yapsaydım da şimdi insanlığımda
n utanmasaydım..
( İnsan Üzerine.. başlıklı yazı Oğuz batın tarafından 25.04.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.