bana seni soruyorlar insan bu kadar da mı cahil olur
tarife yetmez kelimelerim, ifadem kafi değildir seni anlatmaya
kusura bakma sevgili, dağarcığımdaki tek sözcük sensin
bana seni soruyorlar
adını duyan bir daha dilinden düşürür mü?
insan bu kadar mı habersiz olur, sensiz yaşar
gözlerine bakan, gözlerini gözlerinden nasıl alabilir ki?
mıknatısa gerek yok, çekim alanına giren nasıl çıkacak ki!
kirpiklerin cana batan ok değil de nedir Allah aşkına?
bana seni soruyorlar
insan bu kadar da mı gafil olur, sabah güneşi görmez mi?
akıl etmez mi aydınlığını, güzelliğini hesap etmez mi?
seni gören milyon kere daha seni görmek istemez mi?
sesini duyan bin defa daha duymak istemez mi?
sen bu alemin bağrındaki inci değilsin de nesin şimdi?
insan gözlerine düştüğü yâri nasıl anlatır bir başkasına
ömrünü ömrüne doladığı bir yaşamı nasıl anlatır onu yaşamayana
elini tutmadığı bir elin sıcaklığını ve huzurunu ve güvenini
nasıl tarif eder o eli tutmayan birine
kalbine girmediği bir kalbi insan nasıl anlatır bir başkasına
seni yaşamayana seni anlatmak imkansızdır
sen olunca kıyamet kopsa umurumda olmaz
mesela savaş olsa, mesela gözüm aksa, mesela canım çıksa
önemsemem o kadar da, kalsam darda, düşsem yarda...
diyelim ki alem bana düşman kesilse, başım kesilse, sözüm...
hiçbir şey ve hiçbir kimse senden daha yakın değil bana
rabbimden sonra şah damarımdasın, ah etmem sana
deprem sensizlikte olur, yangın yokluğunda çıkar
sel hasretindendir, varsa bir cinayet gitmendir
sen olmayınca her yer cennet olsa umurumda olmaz.
çiçek, çiçek midir yokluğunda, böcek, böcek midir sensiz?
bana seni soruyorlar başlıyorum kendimi anlatmaya!
anlamıyorlar.