HİKAYE DEVAM EDİYOR ANCAK BİZİM KÖYDE OĞLANIN (EVİ-YERİ AYRI İSE) ANA-BABASI VE KIZIN BABASI YA DA İŞ BİLEN İSE ANASI YALAVAŞ BAZARINA GİDER İLAZIM GELEN NE VARSA ALIRLAR VE GİZLİLİK İÇİNDEDİR.. NİŞANDA BİR ELBİSE BİR KAFALIDIR.. SONRALARI 1-2 BİLEZİKTİR BU.. O DÖNEM YÜZÜK BİLİNMEZDİ.. İP DÜĞÜMLENEREK ALINMAYA BAŞLAMASININ NİŞANLA ALAKASI YOKTU.. ZATEN OĞLAN GENELLİKLE ASKERDEN GELMEK ÜZERE DE OLSA KIZLAR 15-16 FALANDI.. AMA KÖYE İP-YÜN BOYAMAK İÇİN GELEN HACİ HALLİL AĞĞA'NIN HEKAYESİNİ DEYVİREYİN.. ALLAH RAHMET EYLESİN..
Bıkkanın Halil
harman önü düvenciler gelirdi,
eksik çakmak taşlarını tamamlayarak,
düvenleri tamir ederlerdi
semerci havut otunu[1]
uzun çuvaldızlarla
sıkı sıkı dikerdi,
boyacılar her kazana ayrı renk koyup
renk renk boyarlardı
gelin tacı olacak tavuk tüyleri
ıstarda heybe, yün yastık olacak yünler
yumak, gelep yün ipler
kazanda kaynatıldıktan sonra
çelenlere sererlerdi
o günlerde çalılıklar, çelenler, taşlar hatta eller
mavi, kırmızı yeşil renk - renkti
"-Sücülü'lü Bıkkanın Halil
artık hacı,
ha! Hecaza[2] getmiş garısıynan
hac'ıda arkadaş olmuşlar
Yalavaşlı bi basmacıynan[3]
devrisi yıl[4] bizim Sücüllülü kökboyacı Hacıağa
oğlan everecekmiş,
çekilip varmış..
gapısını çalmış..
hacı arkadaşını zeyaret etmiş
dünürüynen, geliniynen oğluynan
Yalavaşlı bunnarı görmeden daha
en yünsek mertebeden
“-vayyy aleyküm!! es-selam
ehlen ve sehlen
koşun çocuklar goşuunn..
çay söyleyin hacı amcanıza, dünüürbubanıza
davşan ganı ossuuun
amman ha!
gardaşıımm..
gözeler gözeli i(n)san
Hecaz arkideşim
Ahiret gonşum
teşrif etmiş mekanımıza
adımına nur yağsın,
hamd-ü senalar ossun
inşaallahu Teala
Allah Rabbim Tealallah
bin gatından i(y)razi ossun”
Halil Ağa
"-hacım şu kaça" dese
hacı"-yau sana ne oluyo
kes oğlum ondan om-beş metiro”
Halil Ağa
“-okuluk” deycek olsa
“-oğlum ayır ordan ikkiyüs parça”
iççamaşırı, dış çamaşırı
örtüsü, çarşafı, dastarı[5]
peşkiri, tülbendi, şarpısı
papbası, çorabı, gelinliği, fanilası
hamam havlısı, şampiyonu°, kınası
takunyası, sabını, meşrupası[6]
cukcuğu[7], bardağı
altılı pasda dakımı
bizim Hacı Halil Ağğa susmuş
hacı basmacı coşmuş;
gelingıza[8] sormuş
damada, hacı hanıma, dünüre, dünür hanıma
keşmiş, biçmiş, yığmış tezgaha
bazılarını da sarıp sarmalayıp
“herkeşe teş(h)ir olmaz, sadaca mühim doslara
tafsiyye” ettiklerini de yan tarafa
göz alıcı ne varsa, desteleyip, sarmalayıp,
paketleyip koymuş
gözleri felfecir[9], dili “ha-şa”
“sümma(ha)şa” okumuş
“-gaynanaya fistan[10], gaynataya gömlek
hacıhanım apla’ya ma(h)sıs dastar, çar, fistan, önecek[11]
hacım sana da illa bi dakım elbise gerek”
lazım olan-olmayan aklına ne gelirse
bebelere, gayınnara,
görümcelere, baldızlara
yakınnara, büyükannelere,
evlerdeki dedelere
“el içine çıkılacak Hacım, lazıma baha ermez”
“-ehemmimi, mühimime
tercih etmek ilazım”
işimize gelse de, gelmese de”
……….
[1] havut otu: hasır, hasır otu
[2] Hicaz: Müslümanların Hac bölgesi
[3] basma: pamuklu bez, basmacı:manifaturacı
[4] devrisi yıl : ertedi yıl devreden yıl.. müteakip yıl
[5] dastar: Sücüllü’ye özgü beyaz pamuklu dokuma baş örtüsü, çember
° şampuan
[6] meşrupa / maşrapa: kulplu tas, su tası
[7] cukcuk: sürahi (su boşaltırken cukcuk diye ses çıkardığından olmalı
[8] Gelingız / gelinkız : gelin olacak ya da yeni gelin olmuş kişinin nişanlısı ya da eşinin ana-babasına göre adı
[9] velfecir: göz, (kurnazlıkla) ışıl ışıl parlayan göz
[10] fistan: kadınların (omuzdan ayağa kadar uzunlukta) giydiği tek parça basma entari
[11] önecek/önlük: belden aşağı önü kapatan(60x90) düz çizgi işlemeli
dokuma.
devam edecek efendim..