ilham olan eser;

 

Şair ağa Diyor ki!

 

Hülvani, Mecit, Yoksul bir de beni sayalım
Düz yazı yasak bize hep dörtlükle yazalım
Mahşerin dört atlısı namı böyle koyalım
Kafamızı bozana şiirlerle kızalım

Yazdığımız dörtlükler ısınma niyetine
Esas şiirler yolda kalemler dinleniyor
Kızanlar çok olursa gireriz diyetine
Ama dörtlükler ile ortalık şenleniyor

Hülvani Hocam yazsın hiç susmasın kalemi
Yazdıkça açılır o hiç tükenmez enerji
Şiirlere dalınca uzaklaşır elemi
Biz dört koldan yazarsak hasıl olur sinerji

Kötümser olmamalı hayattan zevk almalı
Stress denilen illet tüm illetlerin başı
Dostlar ile sohbeti her dem şiar kılmalı
Hoşgörü hasletidir sağlığın mihenk taşı

Ölümün adı değil insanları korkutan
Her uyku ölüm gibi sanal bir mezar eşer
Ölmenin telaşıdır korkusudur ürküten
Eğer gerçek olsaydı uyur muydu hiç beşer

Şairlerin yüreği duygusal definedir
İmgeler demlendiyse tüketir bekletmezler
Kaleme düşen sözler süzülmüş rafinedir
Mesuliyet taşırlar her sözü nakletmezler

Şair ağa diyor ki çok karamsar yazmayın
Verilen nimetleri ihlas ile tüketin
Yaşanacak günler var peşin mezar kazmayın
Salih ameller ile mükafatı hakedin...

 

Mehmet NALBANT (SAiRAGA)

 
Mahşerin Dört Atlısı

 

Bilirsin ŞAiRAGAM, büyüğe saygım sonsuz
Yanımda siz varsanız, mahşere de gelirim.
Bırakmam yarı yolda, kalsam da çölde susuz
Dost ile yere batar, göklere yükselirim.

Lâkin, bir problem var; bence geçerli sebep
Kalbinizi kırmadan bilmem ki nasıl desem.
Nerde aksilik varsa, arar, beni bulur hep
Hatta hiç söylemesem; bir keffaret ödesem?

Peki...peki, kızmayın; aşikâr edeceğim
Sır kalsın aramızda, çaktırmayın foyamı
Ata binmeyi bilmem; ben nasıl gideceğim?
Uçakla, trenle mi? Yoksaaa...yoksa yaya mı?

Değiştirsek biz ismi; sadece orta kısmı
Mahşerin üç atlısı olarak nam salsanız?
Ya da, hani diyorum, versem büyük boy resmi
Beni resim olarak yanınıza alsanız? :))

Kaş çatmayın ne olur öfke ile bakarak
şakaydı dediklerim; doğrusunu eklerim
Bugün deseniz hemen, herşeyi bırakarak
Varırım hanenize, kapınızda beklerim.

Yeter ki, siz emredin! "Öl" deseniz de peki
Eyerler kıratımı rüzgâra dönüşürüm.
Yollarımız hep yokuş, mevsim kış olsa ne ki
Gönlümün harı dinmez! Zannetme ki üşürüm.

Hülvani Hocam hasta; yormamak gerek onu
Daha mahşer demeden gözleri yaş/arıyor.
Ne zaman hatır sorsam hüzünlü hep ses tonu
Sanki mezara girmiş, başına taş arıyor.

Gelgelelim Yoksul’a, zikirde olan kula;
Güvenilmez değildir; bühtân edemem hâşâ.
Derslidir, dersi asmaz, ara vermez okula.
Nuh der peygamber demez, ne etsen gider boşa.

Hem zaten kız everdi, başından aşmış derdi
Korkarım kaldık yine biz ikimiz başbaşa.
Hiç endişe etmeyin, ben ki sözünün merdi
Hazırlıklar tamamsa su katmam pişmiş aşa.

Telefonum çalıyor, evden arıyor eşim
Eyvaah nasıl unuttum! Gel de bu düğümü çöz!
Gizlice konuşurken yarıda kalmış işim
Bulaşıklar bitince, geleceğim; sözüm söz! :)))

Yine de bir düşünün; kelâma konmaz yasak
ilham alır gönülden, bağı bahçeyi gezer.
Bu devir hangi devir? Kalem olur mu tutsak?
İster düz yazı yazar, isterse inci dizer.

Bildiğim üç kelime sonuncuyu harcadım :(
Minderde siz var iken, bana haram olur nam.
Bir şiir yazdım amma, inan olsun kocadım
Meydan sizin, şan sizin! Yürüyün ŞAiRAGAM... :)))

Mecit AKTÜRK

( Mahşerin Dört Atlısı... başlıklı yazı Mecit Aktürk tarafından 25.10.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.