Hava karamaya başlamıştı
O adımlarını hızlandırdı
Hem yürüyordu, hem kafasındaki sorulara
cevap arıyordu
Kafası karmakarışık olmuştu, yürüdü,
yürüdü kafasını kurcalayan dünceler içinde yürüdü.
Ve sonra…
Bir ara durdu ve döndü, arkasına baktı.
Arkasından gelebileceğini düşündüğü kişi
yoktu.
Son ümitleri de kaybolmuştu.
Artık ölebilirim dedi, tereddütler
içinde içinden.
Alaca karanlık geceye dönüşürken..
Uzaklardan gelen bir köpek sesini duydu.
Ve o korktu ürperdi..
Sonra ben dedi ben korkmam ki ölümden
diye mırıldandı kendi kendine
Ve sonra ıslık çalmaya başladı yürürken.
Tekrar durdu!
Son bir ümitle döndü tekrar arkasından
gelen var mı diye baktı
Ama nafile yine kimseler yoktu
arkasından gelen.
Ve sonunda vardı!
Bir ırmağın kenarına alaca karanlık
bitmeden..
Mevsimlerden bahardı.
Dağlardaki karlar erimiş, aşağıda akan
ırmakta sular çoğalmıştı.
Ağaçların arasındaki bir kayalığın
üzerine çıktı oturdu
Yüzlerinde soğuk suların tozu vuruyordu
Sonra!
Suların sesleri arasında aşağıda akıp
giden ırmağın sularına baktı.
Ve aşağıdaki şelaleyi gördü..
Ay ışığının yankıları vuruyordu suyun çavlağının
önündeki göllete
Sonra başını kaldırdı ayı aradı.
Irmak boyundaki kızılağaçların yapraklarının
arasından…
Bakınca aydan gelen ışınlar vurdu
gözlerine dünya güzeldi dedi kendi kendine.
Derin bir ah çekti…
Geçmişini biten aşkını düşündü ve nasıl
sona erdiğini düşündü
Olduğu yerde hiç kımıldamadan…
Sonra o..
İhaneti düşündü.
Yalan sözlerle aldatıldığını ve avutulduğunu
düşündü.
Bitirilen aşkını, kirlenmişliğini düşündü.
Sonra…
Dilinde birkaç dua kendini,
Aşağıdaki azgın sulara bıraktı kendini
kayalıklar birden…
Bir aşk daha yeşermeden filizlenirken
bitmişti.
İhanetin sonunda.
Kırmızı bir gelinlikti suların üzerinde
süzülerek giden
Şimdi ihanet kokuyordu ırmaktaki sular
Mehtap ağladı
Ve yıldızlar ağladı o gece
Ama kimse gerçek nedeni bilemedi…
Ahmet Yüksel Şanlı er
25. Ağustos. 2013-08-25