Bu Dem...
Fitne pazarında hasat
mevsimi
Zalimin çehresi gülüyor bu
dem.
Gözlerde öfkenin çekilmiş
pimi
Gönüller hüzünle doluyor bu
dem.
Eşref-i mahlûkat! Hani, nerede?
Vicdansız yazıyor her şecerede
Adalet beklenen şu yerkürede
Mazlumun eli boş kalıyor bu
dem.
İştigal eden çok; şerle,
abesle
İrkildim duyduğum her acı
sesle
Nice gafil gördüm; şevkle,
hevesle
Günah deryasına dalıyor bu
dem.
Şerefin, onurun yıkılmış
bendi
Taç giymiş, makamda, alçağın
fendi
Hayâ köle olmuş, iblis
efendi
Güller tomurcukken soluyor bu
dem.
Gökkubbe altında bozulmuş
nizam
Cahilin büyüğü alim-i âzam!
Güfteler kederli, besteler
hüzzam
Sazlar dertli dertli çalıyor
bu dem.
Şaşırmam, dost denen çıksa
da kalleş
Edepli olana arsız tebelleş
Haslet pazarında namertlik
beleş
Duyan, koşa koşa geliyor bu
dem.
Sönmüş, ruha çıra nurlu
kandiller
Gönül incitiyor kin akan
diller
Lale boyun bükmüş, kokmuyor
güller
Eller gözde yaşı siliyor bu
dem.
Kalp kırmak meziyet, mezâlim
mübah
Arşı titretiyor çekilen her
ah
Güneşe zül olmuş doğduğu
sabah
İnsanlık gün be gün ölüyor
bu dem.
İnsanlık gün be gün ölüyor
bu dem.
Mecit AKTÜRK