Siteler  Ve Dergiler


Değerli Kardeşlerim;

Zaman ve şartlar her birimizi ülkemizin hatta dünyanın bir yerlerine fırlattı adeta..Geleneklerimizden ve törelerimizden kopma noktasına geldik.Dolayısıyla şu an yazımı paylaştığım Siteler  ve benzerleri çok büyük önemli işlevler görüyor..Ayrıca dernekler ve kültür evleri bu konuda sessiz yığınlarımıza nefes oluyor adeta.. Şöyle bir fazla değil yirmi sene öncesine gidelim ve bu günlerler karşılaştırıp tefekkür edelim ne dersiniz? Kalabalıklar içinde nasıl yansızlaştığımızı hiç acı acı yudumluyor musunuz? Toplumdaki asık yüzlerin çokluğunu fark ettiniz mi. Ardı arkası kesilmeyen ölüm gasp trafik kazası hapis çete… Peki, bu yalnız kalabalıkta ömrün nasıl ışık hızında tükendiğin farkında mısınız? Ben unutuyorum bazen kendimi ve savruluyorum adeta bir lodosa kapılan teneke parçası gibi gürültü çıkara çıkara. Farkında bile değilim muhteşem senfoni ve ihtişamlı orkestranın verdiği nağmeden. Sadece hüzünleniyorum dörtlüklere gizlenerek

 

Sar beni sıkıca sar sadık dostum

Çileli davamın dermanı hüzün

Dövündüm yıllarca yaş döktüm sustum

İhlâssız duamın gümanı hüzün

 

Dökülüyorum yaprak yaprak düşündükçe kavruluyorum. Ne bir taş olabiliyorum bir sokak çocuğunun sığınacağı yuvanın temeline, nede bir damla yaş olabiliyorum merhametin kucağında. Dökülüyorum sessizce kavruluyorum.

 

Çürüdüm kavruldum sessiz derinden

Söküldü ciğerim koptu yerinden

Sonsuzluk bestesi eser serinden

Bu garip avamın âmânı hüzün

 

Şakağımda husumet kaçıyorum kendimden. Nereye ve ne zamana dek sürecek? İki yüzlü bir koşturmaca ki hedefi belirsiz sanki….Muhteremler ya siz,siz neler düşündünüz şu anda?Ben bu anlattıklarınızda yokum tuzum kuru diyorsanız eyvallah.

 

O günü beklerim o gün nevbahar

Sultanlık o günde o gün var bahar

Kupkuru sapsarı çehrem sonbahar

Ve eşsiz davamın zamanı hüzün...

 

Sessiz yığınların yalnızlığını ,kuru kalabalıkların arsızlığını,kalemşorların tutarsızlığını ve Anadolu kokan mert yüreklerin sahipsizliğini hiç fark ettiniz mi? Sizlere iki şiirimle saygılar sunuyorum..

 

Ama Yalnızım

 

Yalnızlık taht kurmuş ufkum kapkara,

Ümitsiz değilim ama yalnızım.

Dertlerim depreşti yazdım dağlara,

Poyrazla katmışım kuma yalnızım.

 

Kaybettik dostluğu yetim değerler,

Kadir kıymet ne ki kasvet yayarlar,

Makama rütbeye boyun eğerler,

Çıldırmış çıkmışım dama yalnızım.

 

Kalabalık külden yaban ıssızım,

Dostluklar mevt olmuş bense sessizim,

Karakış sokakta yavrular bizim,

Acıklı bakıştık ama yalnızım.

 

Çöplükler aç dolu toplum çok rahat,

Ben suçlu ben güçlü benim kabahat,

Ecel kervanımda sayıyor saat,

Kimi aç kimi tok deme yalnızım.

 

Ömer her halimiz gösteriş tüter,

Namaz kılar ceset namazsız yatar,

Hücreler isyanda, yeter be yeter!

Kendime sitemim kime yalnızım.

 

Ömer Ekinci Micingirt


-------------------------------------


Ne Kadar

Ne kadar samimisin 
Ne kadar hazır 
Ne kadar gözlerin nemli 
Ne kadar emânete sadık 
Ne kadar sevginin kaynağına vakıfsın 
Ne kadar gözyaşların yeşerttin 
Ne kadar huzur yudumladın teslimiyet çeşmesinden 
Ne kadar

Ne kadar cesaretin var 
Ne kadar korkaksın 
Ne kadar derununda sır birikti 
Ne kadar sırrı fâş ettin, muhâbbet fidelerini kuruttun 
Ne kadar zulanda kin biriktirdin 
Ne kadar aptalsın ne kadar avam 
Ne kadar yol kat ettin, ebedi hüsrana düşünerek 
Ne kadar palyaçolar gibi maske taşıdın 
Ne kadar yârine ve yarına koştun 
Ne Kadar

Ne kadar yalnızsın ne kadar kalabalık 
Ne kadar ızdırabın izleri var alnında 
Ne kadar gönül/vicdan tınını inlettin 
Ne kadar ilhâm deryasında yüzdürüldün 
Ne kadar sükûtu kovaladın arsız sokaklarda 
Ne kadar yürüdün orjinal seherlere 
Ne kadar âşk liyâkat var huy bestelerinde 
Ne kadar yorgun bitkin mahzun Mecnûn divânesin 
Ne kadar yeşil, ne kadar kırmızısın 
Ne kadar

Ne kadar başını koydun ihânet toprağına 
Ne kadar kulaklarında Gazze’nin çığlıkları 
Ne kadar kara iklimin elmas yüzlü çocuklarıyla ağlaştın 
Ne kadar nefes nefese hû çektin inançsızlık şöleninde 
Ne kadar derbeder ne kadar belirsizsin ne kadar renksiz 
Ne kadar sen senle hemdem olup gökkuşağı yüreğini ıslattı 
Ne kadar havf ve recâ işaretleri izleyerek beklenen ufka yürüdün 
Ne kadar gerçeğin musikisine mâtem tutup hissiyatın renklerini aksettirdin 
Ne kadar

Ne kadar nefsin rüzgârında savruldun 
Ne kadar büyük terhisi düşleyip gıpta ettin 
Ne kadar yitirdiklerini bir Fatiha uzunluğunda öptün 
Ne kadar şehit mezarlarında yetim çocukların titrek gözerine fer oldun 
Ne kadar uyudun ve ne zaman uyanacaksın Micingirt 
Ne kadar ve ne zaman! ...
( Siteler Ve Dergiler başlıklı yazı ÖE.Micingirt tarafından 28.08.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.