Bir aşktan arta kalanlardır yüreğimde ki yanıklar
olmazları yalnız gecelerin gözlerine asıp
bakmadan görmeyi
görmeden özlemeyi
özlemleri yine gönül ocağımda
hayır'larla birleştirip yok etmeyi öğrenmişimdir.
Çoğumuzun yolu hep bir yerde birleşir
Hayat bize sürekli öğretir
durmamız gereken yokuşları
hep bir köşeye gizlediğimiz kürekle
gömdüklerimize toprak atmayı
öyle çok öğreniriz ki
sessizce mezar taşlarına dua etmeyi.
Zamanı hiç geçmeyen aşk denilen o silahı
Kör bir avcı gibi elimize alıp sağa sola ateş ederken
her vurduğumuzun etine sütüne bakmadan
sırf vurma özlemimizi gidermek uğruna
bir kedi gibi yemeden sadece,
sadece öldürme zevkimizi tatmin etmek uğruna
vurduğumuzla oynamak adına
gömmeden bırakmadık mı
nicelerini kaybolanlar vadisinde.
Kimbilir hangi sırtlanlar
savunmasız belki de yaralı onca yüreğe
bitimsiz nefislerini tatmin için saldırırken
hiç mi düşünmezdik
onca ah'ın semada dolaşarak
bir gün bizi de kaybolanlar vadisine gömeceğini..
O vadi ki
bir bardak su veren olmaz gönül telinden
geceler hep ayaza keser üşürsün
yokluk poyrazları arada hasta gönle
o alışkın olduğu avcının kokusunu sürükler
kıvranırsın
iki büklüm yar diye bağırırsın
çığlıkların yıldızları korkutur kaçarlar
sen kör karanlığında kalırsın..
Bazen bir mucize olur
yüreğiyle görmesini bilen bir avcı
yolunu şaşırıp vadide gözlerini açar
tutunursun eteklerine hıçkırarak
çıkar beni dersin bu korkunç vadiden
elini uzattığı an soğuk parmaklarınla yapışır
yeniden nefes almaya başlarsın
yeniden vurulacağın günün sabahına
içten içe gün sayarsın.
Döneceğin yer bellidir bilirsin
o yüzden çıkarken buruk bir tebessümle
dudakların vadiye hoşçakal derken