OKULLARIMIZ
-3-
OKUL KÜLTÜRÜNÜN OLUŞMASINDA ÖĞRETMENLERİN ETKİSİ
Kültür,
toplumun bilgi, inanç ve davranışlarının bütünü ve bu bütünün tüm parçaları ile
oluşan yaşam biçimidir. Okul kültürü de değerleri, normları, varsayımları,
seremonileri, hikâyeleri, adetleri vs. içinde barındıran, kuruma özgü bir yaşam
biçimidir. Bu kültürün oluşumunda liderden sonra en büyük etki öğretmenlerdir. Her
insan farklı bir dünyadır. Her insanın kendi yaşam biçimleri, değerleri,
adetleri, normları, varsayımları vs. vardır. Böyle bir durumda demokrasi büyük
bir önem arz etmektedir. Demokrasi bir yönetim şeklidir. Okul kültüründe de
demokrasi yönetimi, olmazsa olmazlardandır.
Demokratik
lider ve öğretmenlerden oluşan bir okulda çözümler, problemlerden daha kolay belirlenebilir,
oluşması muhtemel sorunlar önceden tespit edilip tedbirler alınabilir. Bu
durumda liderin yönlendirmeleri ve işbirlikçi çalışmaları ile öğretmenler, demokratik
bir anlayış ile okul kültürünün oluşturulması ve yaşatılmasında büyük katkı
sağlar. Elbette ki, her öğretmenin demokratik öğretmen eğitimini, hizmet içi ve
hizmet öncesi süreçte alması gerekmektedir. Zira kurum kültürü içinde insanın kendi yaşam
biçiminden öte kurum ahlakı, kurum kişiliği ön planda olmalıdır.
Okulun
kişiliğinin, güçlü bir okul kültürünün oluşması, iletişimin ne derece iyi
olduğu ile doğru orantılıdır. Öğretmenlerin gerek kendi aralarında, gerek
idarecilerle, gerekse öğrencilerle arasında açık ve etkili bir iletişim
kurulamadığı sürece o kurumda okul kültüründen söz etmek mümkün değildir. Zaten
demokrasinin birinci adımı doğru iletişimdir.
Öğretmen
adaylarının demokratik tutumları, öğrenim gördükleri kurumlara, cinsiyete,
bölümlere, yaş gruplarına, ailelerinin yaşadıkları yerleşim birimlerine, mezun
oldukları lise türüne, anne babalarının eğitim düzeyine ve mesleklerini sevme
durumlarına göre istatistiksel olarak farklılaşmaktadır.
Seda SARACALOÐLU, İlke EVİN, S.
Rana VAROL un İzmir ve çevre okullarda öğretmen adayları ile halen görevini
sürdüren öğretmenlerle ilgili yaptıkları bir araştırma sonucu İletişim
Fakültesi öğrencilerinin daha demokratik tutumlar sergilediklerini
ispatlamıştır.
Araştırma Bulguları:
“Öğrencilerin
demokratik tutumlarının fakültelere göre istatistiksel olarak anlamlı bir
biçimde farklılaştığı gözlemlenmiştir. Buna göre, en yüksek demokratik tutum
düzeyine İletişim Fakültesi
öğrencileri sahipken, en düşük demokratik tutum düzeyine de İlâhiyat Fakültesi
öğrencilerinin sahip olduğu görülmektedir. Buna göre, diğer grupların
demokratik tutumlarının “olumlu” düzeyde olduğu ve en düşük demokratik tutuma
ise İlâhiyat Fakültesi öğrencilerinin sahip olduğu söylenebilir. Saracaloğlu
(1997) tarafından Beden Eğitimi öğretmeni adayları ile Edebiyat Fakültesi
öğrencilerinin demokratik tutumlarını irdeleyen araştırmada da söz konusu
gençlerin demokratik tutumlarının oldukça olumlu olduğu ortaya konulmaktadır.
Bu bağlamda, her iki araştırma sonuçlarının birbirini desteklediği
söylenebilir. İletişim Fakültesi öğrencilerinin en yüksek demokratik puanları
elde etmiş olmaları, alanın doğası gereği iletişim becerilerinin dolayısıyla
açıklık, iş birliği, saygı ve birlikte çalışma becerilerinin gelişmiş
olmasından kaynaklanabilir. Bununla
birlikte, aynı araştırmada öğretmen adaylarının demokratik tutum puanlarının,
sistemde çalışan öğretmenlerden daha yüksek, dolayısıyla tutumlarının daha
olumlu bulunması da eldeki araştırmayı destekler niteliktedir.”
Bu araştırmadan
da anlaşıldığı gibi iletişim, demokratik tutumu belirleyen en önemli faktördür.
Demokratik tutum ise, kurumların güçlü,
etken, başarılı ve kişilikli olmasının en üst kaynağını teşkil etmektedir.
Çevremizdeki okulları
gözlemlediğimizde, öğretmenlerinin pek çoğunun kendi aralarında; gruplara
ayrıldığını, yapılan sınıf içi sınıf dışı etkinliklerde paylaşımcı olmadıklarını,
bilgi alış verişlerinde cinsiyet farkı engeline takıldıklarını, varlık ispatlarcasına
bireysel düşünce geliştirdiklerini, birlik ve beraberliği yeterli seviyede
sağlayamadıklarını, kurumunu benimseyemediklerini görürüz. Kısacası
öğretmenlerimizin demokrasi temelli iletişim problemleri ön plana çıkmaktadır.
Hâlbuki öğretmen, öğreten, yol gösteren, ışık tutan bir insan olmalı değil
miydi? O halde; Eğitim Fakültesine seçilen öğrencilerin, öğretmen adaylarının
ve hali hazırda görev yapan öğretmenlerin hizmet öncesi ve hizmet içi,
demokratik öğretmen eğitimine ve iletişim becerileri kazandırıcı eğitimlere
ihtiyacı vardır. Bir okulun öğretmenleri bu eğitimleri uygulamada ne kadar
başarılı olursa, güçlü okul kültürünün de oluşumu aynı oranda başarılı olur.
Demokratik
tutum ve iletişim becerileri ile birlikte güçlü okul kültürünün oluşumunda,
öğretmenlerin değer yargıları, normları, varsayımları, adetleri vs de etken
olmaktadır.
*Güçlü bir okul kültürü için öğretmenler
hangi tutum ve davranışlar içinde olmalıdır?
Öğretmen
v
Mesleğini
sevmeli.
v
Sabırlı
ve hoşgörülü, güler yüzlü, samimi, saygılı olmalı.
v
Tutarlı
ve ketum olmalı.
v
Kendini
yenilemeli bilgisini artırmalı.
v
Öğretmen
okula geldiği anda özel hayatını kapı dışında bırakabilecek kadar güçlü bir
kişilik sahibi olmalıdır. (Bazı özel durumlarda, diğer öğretmenler ve yöneticiler
daha müsamahalı ve yardımcı olmalı)
v
Davranışlarında demokratik yaklaşımlar
sergilemeli, adaleti yaşantının temeline koymalıdır.
v
İdarecilerle,
öğrencilerle ve diğer öğretmenlerle iyi bir iletişim içinde olmalı. (Doğru
iletişime, güler yüzle vereceği bir selamla başlayabilir.)
v
Okulunu
benimseyip sahip çıkmalı. (Okulda cereyan eden bir olayı asla dışarı lanse
etmemeli. Okulda var olan güzellikleri ise anlatmalı, okulun reklamını yapmalı.)
v
İdareceler,
öğretmenlerle ne fazla resmi ne de laubali olmalı, aradaki ince çizgiye dikkat
etmeli. Öğretmenler de bu sınırı iyi bilmelidir. (İdareciler asla bir öğretmen
hakkındaki olumsuz düşüncesini diğer öğretmenlerle paylaşmamalı)
v
Hiçbir
öğretmen diğer öğretmen arkadaşını çekiştirmemeli, var olan sorunlar karşılıklı
yüz yüze konuşma ile halledilmelidir. Zira dedikodu furyası, iftiraya kadar
yükselir ve öğretmenler arası iç çekişmeye neden olur. Bu da okul kültürünü
temelinden sarsar.
v
Okulun
düzenlediği sosyal faaliyetlere iştirak etmeli, üzerine düşen görevi eksiksiz
yerine getirmeye çalışmalı.
v
Her
şeyi başkasından beklememeli, gerekirse ilk öneriyi, ilk teklifi kendisi de
sunabilmeli.
v
Yazılı
ve yazısız kurallara uymalı.
v
Davranışları
ile tam bir örnek insan olmalı.
Mesleğini seven
bir öğretmen için zorluk yoktur. Herkes öğretmen olamaz. Bu nedenle öğretmenin
henüz üniversiteye başlamadan önce çeşitli yöntemlerle seçilmesi gerekir.
Görünen o ki, sadece üniversiteye giriş sınavını veya kamuya yerleştirme
sınavını ile öğretmen seçimi yetersiz kalmaktadır.
Okul kültürünün güçlü olması,
liderlerin ve öğretmenlerin güçlü olması ile doğru orantılıdır.