Yapraklar Konuşuyor!...


Bir sonbahar sabahı gezintiye çıkmıştım
Bu çileli
dünyada yaşamaktan bıkmıştım.

Adımların peşinde yolum varmış bir parka
Yorulmuştum, oturdum, yakınımda bir banka.

Cıvıl cıvıl kuş sesi her t
arafı sarmıştı
Bulunduğum girdaptan usulca çıkarmıştı.

Birdenbire irkildim ağaçların sesinden
Hışırdadı yapraklar rüzgârın nefesinden.

Kulak verdim; baktım ki, yapraklar konuşuyor
Ağaçlar da
Allah’ı zikirde yarışıyor...

Diyorlardı; yokluktan, varlığa el uzattık
"OL" emri geldiğinde, tabiata renk kattık.

Dal, budak verdi bize, bizi her an besledi
Rengârenk
çiçeklerle, meyvelerle süsledi.

Biz de topraktan geldik, toprağa gideceğiz
Rabb’im izin verirse yeniden biteceğiz.

Yaprak düştü birinden, belli ki ağlıyordu
Kuşların sessizligi içimi dağlıyordu.

Son verip, kasvet kokan, ruha çile fikire
Girdim sır kapısından, daldım bir tefekküre...

Gâyesiz yaşar iken; canımdan bezmiş, bîzâr
İndi perde
gözümden, çok şey oldu aşikâr;

Bu âlemde ne varsa, zikrederken
Allah’ı
İnsanoğlu maddede aramakta ilâhı.

Dile sermaye olmuş; dedikoduyla gıybet
Ne büyük günah bunlar! Ne yazık ki hakikat.

Yalan üstüne yalan, zinâ üstüne zinâ
Dayanmaz bu zillete çelikten olsa bina.

Türlü türlü nimetler; ye, iç, yat, kalk, yine ye
Sanki geldik
dünyaya; yemeye, eğlenmeye.

Helâl bir lokma için kılı kırka yarmalı
Yine de en sonunda bir âlime sormalı.

Ne saygı var, ne
sevgi, büyük küçük bir âlem,
"Komşu" olmuş akraba, komşu ise; "elâlem"

Evlatlar yetişiyor, Yaradan’ı bilmeden
Secdeye baş koymadan, rükûya eğilmeden.

Bir nesil ki; ne hayâ, ne edep var, ne de ar
Evlat var ki; canavar;
Allah
’ı eder inkâr!

Unutulmuş vazife, herkes zevk-ü sefâda
Bir suçlu arıyoruz her çilede, cefâda.

Böyle giderse, sonuç, elbet olmaz selâmet
Yapılacak şey belli; tefekkür ve nedâmet!

Davran! Mü’minim diyen; kaldır Kur-an’ı raftan
Dön kıbleye! Secde et! Ayrılma doğru saftan.

Riyâsız açılan el, Yaradan'dan boş dönmez
Allah
’ı anan kalpler, nurdan ışıktır, sönmez!

Olmak istemiyorsan mahşerde üryân, yoksul
Batma şirk çamuruna! Yeter ki Hakk’a ol kul!

Emanet canın ile nereye kaçacaksın?
Unutma! Sen de sana, bir tabut seçeceksin.

Çürür tenler kabirde, düşen yaprak misâli
Mahşerde can üflenir, verilir eski hâli.

Kurulur mizan günü tartılar, teraziler
Filim şeridi gibi seyredilir mâziler.

Yollar sırata çıkar; mahşer derler oraya
Er, ya da geç; kaçış yok! Gireceğiz sıraya.

Ne rüşvet geçer orda; ne torpil, ne de hile
Tövbe için çok geçtir, yalvarmaksa nâfile.

Gözler korku içinde, gördüğüne şaşacak
Ağızlar mühürlenip, âzâlar konuşacak.

İnkâr üzre ölene tek ikrâm! cehennemdir
Âkibet büyük hüsran, ebedî bir elemdir.

Sonu yok, arkası yok; yanar, tekrar yanarlar
İsyanla geçen ömrü "eyvâh" ile anarlar!

Taş ile
insan
olur cehennemin ateşi
Yakar teni kavurur ol mahşerin güneşi.

Perişan gönüllerde demini alır keder
İşte o
zaman bir DOST, "buradayım, korkma!" der.

Haşrolacak her kişi sevdiğiyle beraber
Livaü’l-Hamd sancağı mü’mine tek emin yer!

Âlemlerin Resûl’ü bırakmaz ümmetini
Secdeye durduğunda, HAKK bilir niyetini.

Âmeller heybesinde olsa da hadsiz günah
Dostunun hatırını kırmaz, affeder Allah.

Ne bahtsızdır! Yaşarken, GÜL’ü inciten gönül
O GÜL şevkat sunarken, kendinden iten gönül.

Ey gâfil, kendine gel! Rabbin önünde eğil!
Her can tadar ölümü! Kimse ölümsüz değil!

Ömür denen, sermayen, boşa harcamaktasın
Uçurumdan düşmeye çok yakın, ramaktasın.

Kaptırmışsın kendini şu
dünya
nın çarkına
Ak düşmüş saçlarına, varmıyorsun farkına.

İmtihan
dünya
sı bu; görev vermiş bize Hakk,
Varsa bilmediğin şey; aç Kur-an’ı, O’na bak!

Yaşamalı gönülden, bir de tebliğ etmeli
İdrâkine her asrın, İslam'ı söyletmeli.

Engeller çok olsa da azim ile aşmalı
Hedef Hakk´ın rızası; hedefe ulaşmalı.

Ne mutlu! Kutlu yolun, yolcusu olanlara
Çok yazık! Bu Hakk yolda, geride kalanlara.

Allah yolunda ölen, gönüllerde diridir!
İsyân ile göçene akıbet zemherîdir!

Ömrüm beyhûde geçip, hâlim olmadan harâb
Uyandır bu gafletten, bağışla bizi Yâ Râb!

Okunuyordu ezân kalktığımda ben banktan
Ne büyük ibret aldım düşen bir tek yapraktan.

Anladım ki yaşanmaz, hayata darılarak
Kalbim huzurla doldu; Kur-an'a sarılarak.

Ömür dediğin ne ki!
Bir solukta akıyor
Gafil, gitmem dese de; Her yol Hakk’a çıkıyor!

Her tik-tak ettiğinde, "ölüm var" diyor saat
"Yaradan’a kul olmak!" Vazife bu, bu
sanat!

Kurtuluş secdelerde, rükûlarda, kıyamda
Ey derde düçâr
insan! Bil ki huzur İslam’da.

Ne mutlu bu kıssadan bir hisse alanlara,
Ne mutlu bir
Allah’a secdede olanlara...

Mecit AKTÜRK

( Yapraklar Konuşuyor!... başlıklı yazı Mecit Aktürk tarafından 3.07.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.