Bediüzzaman Said Nursi

(Zamanın harikası, Asrın Mükemmel insanı)

Risale-i Nur´da ene(benlik) ve zerre(çok küçük parçacık) (1)

Bediüzaman üstadın gönlündeki iman ve iştiyak ile

Âlemi aydınlatıyordu imanı ile

İlime hakiki anlamda iştiyak kazanmış olan üstada

İştiyak ilahi bir lütuftur O Rahmandan

İlmin gerçek sonuçlarına ve değerine dikkat etmiş

Yine bu yoldaki iştiyakı imanı ile Allah’ın Lütfi ile çoğaltmıştır

Yüce Allah'tan insanda ilme olan iştiyakını artırmasını

Ve lütfetmesi ile onun başarısını artmıştır imanı ile

Bu ilmini gece gündüz uyumadan

Hatta esaret olduğu zamanlarda bile dağıtmıştır

Tüm insanlara ilmini, bilgisini sabır ile ilahi aşkın titremesi ile

İmansız gönülleri titretmiştir imanı ile

İmanlı olanları ilahi aşk ile coşturtmuştur

Cennete koşturtmuştur

O Rahmana ve O Resule olan aşkını dağıtmıştır

Her zerresi ile her hissi ile

Rahmandan aldığı ilahi aşk deryası ile

Çile ile sabır ile Allah'ın Lütfi ile Keremi ile

Hem ilmi, hem de ilahi aşk ve heyecanı ile düşünce ve

Gönül dünyamıza ilim ve kuranın açıklamaları-LEMA-iLE(parıltı)

Çalkantıların olduğu dönemlerde Lemaları ile

Gönüllere parıltı ile ışık açarak karanlığı aydınlatmıştır

Karanlık ufukların ışık olması için ufku ile sesi-soluğu olmuş,

Asırlarca düşünce ve ilim vadisinde rehberlik yapmış

Bir güneş gibi İnsanlık âlemine doğmuştur

İlmi ile zekâsı ile mümtaz bir kişiliktir.

Kur'ân-ı Kerim’in ilmi akıl süzgecinden geçirmiştir çile ile

Bazen yalnız başına Allah ile

Bazen sürgünde iştiyak ile

Öyle ki üstad

Aşk, ilâhî birliği bir arada tutan zamktır

Ve bizim ikilikten birliğe ve varoluşa

Geçişimizi sembolize eder gibi çalışmış göz nuru dökmüştür

Yaşadığımız insanî aşk bunun ancak

Soluk bir yansıması olsa bile

İlâhî Aşk'ın varlığından etkilenmiştir ve tüm insanlığa

İlmi ile çilenin sabrında bıkmadan usanmadan şevk ile yaymıştır

Gerçek Sevgili yalnız bir Allah'tır sözünü ilke edinmiştir.

Okuduğu virdi günlük dersi o kuluna Hz. Allah

Rahmanın bahşettiği, ihsan eylediği aşk rahmeti dağıttı O kullarına

Hz Âdem gibi aklın kemal atından  ilahi aşk derecesine erişince

Bütün varlıklarda Allah'ın güzelliğini görmeye başladı

Her varlıkta Allah’ın tecellisini ve adını görürdü.

Âdem her şeyin hakikatini biliyordu ki, ona:“Alleme’l-esmâ” denildi.

Oda gördü Allahın izni ile

Risale-i Nur’dan Otuzuncu Söz “eneye(benlik)

Ve “zerreye tahsis edilmiştir.

Birinci Maksad’da enenin mahiyeti ve

Gizli bilinmeyenleri, açıklamıştır imanı ile

İkinci Maksad’da ise zerre’nin mahiyeti ve

Gizli bilinmeyenleri harika bir biçimde keşfedilmiştir imanı ile

Üst ad Hazretleri ene’yi,(benlik)

“Biz emaneti göklere, yere ve dağlara teklif ettik;

Hepsi de onu yüklenmekten kaçındılar

Ve ondan korktular.

İnsan ise onu yüklendi.

Gerçekten insan çok zalim ve çok cahildir.”1

Ayetinin tefsiri mahiyetinde ele alır; imanı ile

Zerreyi de, “İnkâr edenler,

‘Kıyamet başımıza gelmez.’ diyorlar.

Sen de ki: ‘Evet, gaybı bilen

Rabbime yemin olsun ki, başınıza gelecektir.

Ne göklerde ve ne yerde zerre kadar bir şey

O’ndan uzak kalamaz;

Bundan küçük veya büyük ne varsa

Hepsi apaçık bir kitapta yazılmıştır.”2

Ayetinin tefsiri sadedinde inceler imanı ile

Bediüzzaman Hazretlerine göre göklerin, yerlerin ve dağların

Yüklenmekten çekindiği ve korktuğu emanetin

Bir ferdi enedir, yani benliğin sorumluluk ruhudur.

Öyle ki ene (benlik), Hazret-i Âdem’den (as) şimdiye kadar

İnsanlık âleminin etrafına dal budak salan hem nurani

Bir Tuba ağacının, hem de dehşetli

Bir Zakkum ağacının çekirdeği hükmündedir der, sarsılmaz imanı ile

Birer gizli hazine olan Allah’ın isimlerinin anahtarlarını

Uhdesinde taşıyan ene, kâinatın

Gizli bilinmeyenlerini de açabilecek

Hüviyette iken;

Başına buyruk bırakıldığında vahşetin,

Canavarlığın ve dehşetin resmini çizebilen

Bir yüz karası olabilmektedir der sarsılmaz imanı ile

Yani insanın maneviyat ağacı

Hayırda “ene” üzerinde yükselmekte

Şerde de “ene” nedeniyle kurumakta,

Sönmekte ve dökülmektedir der, sarsılmaz imanı ile

Yani insan “ene”(benlik) ile hem kazanmakta,

Hem kaybetmektedir:

Kendine güvenen kaybetmekte,

Kendini Allah’a veren kazanmaktadır

Diye söyler imanı ile tüm dünyaya

Benliği ile gururlanan kaybetmekte,

Benliğini Allah’a kulluk makamında eriten kazanmaktadır

Diye söyler kâmil imanı ile

Kendisine var diyen gerçekte yokluğu,

Kendisini Allah için yok sayan gerçek varlığı bulmuş olmaktadır.

Diye söyler İlahi aşkın imanı ile
Üstat Said Nursî’ye göre kâinatın anahtarı

İnsanın elindedir, yani nefsine takılmıştır.

Diye işaret eder İlahi aşkın imanı ile

Kâinatın kapıları görünüşte açık gibi zannedilmekte

İse de, hakikatte kapalıdır.

Cenaba-ı Hak, insana emanet cihetiyle “ene”(benlik)

Namında öyle bir anahtar vermiştir ki

İnsan onunla âlemin bütün kapalı kapılarını açabilmekte,

Öyle sırlı bir enâniyet vermiştir ki,

Allah’ın gizli hazinelerini onunla keşfedebilmektedir.

Hakikatini keşfetmiştir ilahi aşkın imanı ile der

Fakat enenin kendisi de müşkül bir bilinmeyendir,

Dehşetli bir anlaşılmayan denklemdir.

Enenin hakikati, mahiyeti ve yaratılış hikmeti bilinse,

Kendisi açıldığı gibi, kâinatın gizli kapıları da açılabilecektir der imanı ile

Bu bahis, ene’yi bize açıp keşfetmektedir der imanı ile.
Zerre ise; kâinatın maddî plânda en küçük yapı taşıdır diye söyler imanı ile

Baş döndürücü hareketiyle var oluş sırrını mahiyetinde barındırmaktadır.

Üstat Bediüzzaman’a göre zerrelerin hareketleri,

Allah’ın kudret kaleminin kâinat kitabına yaratılış ayetlerini

Yazarken çıkardığı titreşim ve cızırtıdan başka bir şey değildir

Der sarsılmaz imanı ile.

Gayb âleminden olan her şeyin geçmiş aslında ve gelecek

Neslindeki intizamlara kaynaklık edecek ölçüde,

Allah’ın emirlerinin imlâsından ve yazılımından

Gelen hareketler ve heyecanlar, zerreleri

Süratle dönmeye ve titreşime sevk etmektedirler.3
Enenin, insanın manevi varlığının en küçük yapı taşı;

Zerrenin de kâinatın ve insanın maddî varlığının

En küçük yapı taşı olduğunu dikkatimizden uzak tutmamalıyız.

Ene bir “elif” olarak aynı dersin birinci bölümünde;

Zerre de bir “nokta” olarak ikinci bölümünde ele alınmış,

Kur’ân-ı Hâkim’in ayetleriyle kâinatın tılsımı ve var oluşun

Gizli sırları her iki bahiste farklı açılardan keşfedilmiştir.

Mecaz olan arzu, istek ve ihtiyaçlar, vuslatla ağırlığını kaybeder.

İlâhî aşk yakınlık ve vuslatla daha artar.

Mecazî olanı aşk diye karıştırmamak lâzım

Aşk efendiliktir, mecnunluk değil.

Mecnunda velâyet olmaz.

Vahşî tariklerde görülen bu türlü haller

Kişiyi manadan uzak kıldığı gibi,

Zayıf iman sahiplerine kötü örnek oluyorlar.

Bir nevi mana yolunun yol kesicisi oluyor biline



Dipnot:
1-Ahzâb Suresi, 33/72;
2-Sebe’ Suresi, 34/3;
3-Sözler, s. 494-513

Kaynak: fikih. info

http://www.sorularlasaidnursi.com/sorular/risale-i-nur-hakkinda/92-risalei-nurda-ene-ve-zerre.html#comments

 

 

( Bediüzzaman Said Nursi (Zamanın Harikası, Asrın Mükemmel İnsanı) başlıklı yazı kul mehmet tarafından 19.06.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.