Bilmem ki hangi silinmezden bahsetsem

Halime nakşeden tüm sırları bir bir çekinmeden ayan etsem

Yıllara sari keder ve gamımı artık ummanın neşesine verip, sessizce serilesem

Sinemde bir hal olan hicranın elemini dindirsem, hüzün sahnesinden muhabbetle çekilsem

 

Bazen içime neşe doluyor, haz yaşıyorum

Hangi umudun nüvesinden neşet ediyor, pek bilemiyorum

Günyüzüne hasret, kendi halindeyken ne derin bir kasfet, solan nedir diyorum

Her lahzada bir çırpınış var, dirilişin hakkaniyet meşkinde olması, kalpte inşirak yaşatmasını bekliyorum

 

Derdi canan nebilir, idrak edilmedikçe hal nicedir

Söylenmek elbette nafiledir, nazarlar artık çare olmayacaktır bilinir

Kalp hassasiyetin baharında suhulete bel bağlayıp, asabiyetten  arınması dilenir

Yoksa muhabbet cahilcedir, lafazanlık nefsin yelpazesi ve aklın durağan perdesinden ibretli sahnedir

 

Artık ateş kar etmiyor, haşyet sedası celbediyor

Hazanın en mümtaz sahnesi ruhuma derin bir hüzün bahşediyor

Ruhumun hicran damlaları sessizce kal ediyor, nefes vakti için umut besliyor

Manasına aşina olduğum ilim ve hikmet, akıl ve ihsanla ikmal edilen kuvvet miskin halime neler söylüyor

 

Mustafa CİLASUN

 

( Bir Ateşim Yanarım, Sabr-ı Sukut İle Ağlarım! başlıklı yazı Yazan Adam tarafından 4/18/2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.