Edeb-i Aşk’ ım / Şiir *
" Kolay olsaydı duyguların dillerden düşmesi... Sıra sıra... dize ize... düşmezdi, yapraklara şiir... "
demişti bir büyük düşünür..
Evet, kolay olsaydı keşke...
Çoğumuz ki ben de bu çoğulun içinde olmak üzere hislerimizi yansıtmakta ya güçlük çekeriz ya da yansıtırız da anlaşılmaz.
Burada
birincisi, normal olanı yani zorlanırız âdeta, ikincisi ise a-normal
olanı ki "yansıtmak ve anlaşılamama" .. (en acısı da bu olsa gerek)
Kâğıt
hayatıma gireli hep meşguliyetime tâbi olmuştur ya bir çiçek
çizmişimdir üstüne ya bir isim yazmışımdır ki bu isim hep "annemin ismi"
idi.
Yazmak, çizmekle de kalmazdım ille bir şekle çevirirdim o
daha kağıdın neden yapıldığını bilmeyen çocuk hayali dolu küçücük
beynimle.
Yaptığım en güzel şey çinlilerin meşhur ejderha maketi
idi. Öğretmenim en güzel notu vermiş ve yıldızlı bir çerçeve ile okulun
seyir vitrinine koymuştu da uçmuştum sevinçten diyebilirim.
Evet kağıt hayatıma gireli..
Hep ufak, hem de küçüktü hayallerim ama yansırdı büyük anlamı ile yapılan her şeye ya da ben öyle hissediyor(d)um.
Ne zaman ki kâğıtlar defterlere, defterlerden kitaplara dönüşmeye başladı hayatımda, benim de yolculuğum başladı bu uğurda.
Sayısı
belirsiz okuduğum kitapların ama itiraf etmeliyim ki en son kitabıma
dört ay önce başladım(utanıyorum) ve halen okuyamadım, okusam da
anlamayacaktım.
Anlayamayacağım için zaten okumadım ya anlatılandan mahrum kalmamak adına.
Karmaşıklığı
aklımın beni yazmaya yöneltti belki de öyle ya o kadar dolmuşum ki
sebep ya okuduklarım ya da yaşadıklarımdı ki ikincisini düşünün siz
öncelikle..
Yazmak ahvâlime ayna olan belki de anlamsız karalamalardı, (anlamsızlık bende, kalemde değil bu arada).
Ahvâlim
lâl kaldıkça hayatta yüzümü çevirdiğim aynam netleşiyor, görüntü
netleştikçe de omuzlarımdaki yük, beynimdeki yoğunluk azalıyordu sanki.
Güzel(di) yazmak , hani derler ya "karınca kararınca" ondan ibaret işte.
Sonra..
Sonrası şiirlerde açtım gözümü, ilgi alanım yazmak değil aslında şiire dair okumak öncelikle, yazmaktan çok okumayı seviyorum hem de delice.
Tutkunu olduğum şairler öncelikle büyük üstatlar ki en başta;
Necip F.K.
Nâzım Hikmet ve Mehmet Akif Ersoy.. (ve niceleri)
Bu şâirlerin şiirleri ile ya ben büyüdüm ya da ruhumu büyüttüm diyebilirim cevabi muamma..
Şiir dedim ya Edeb-i Aşk,
ne kadar aşığım, aşikar ama içimdeki duygu yine de anlatılmayacak kadar yoğun bu konuda.
Sözümü bitirmeden eklemek istiyorum;
Modernize
artalı klavyede ki harf benzerliği yüzünden belki de yitirdi kimi zaman
yazılar anlamı, herkesin yazısı aynı, oysa el yazılarında bulmuştuk biz
manayı..
Öyle ya;
neyimize yetmedi ki ak güvercinlerin ayağında
adresine ulaşan mektuplar da bu kadar geliştik biz teknolojide, şimdi
her şey bir tık ötede. (bu da ayrı bir konu)
Ama ne olursa olsun ne
şekilde yazılırsa yazılsın bir yürek yansıması,
bir şiir,
bir hikâye ya
da roman okunmaya değer, gerçekten okunmak istenirse eğer...
Yüreğinizin hep okuma ve o okunma hizasında selama durması dileğiyle..
Saygılar sunuyorum tüm okuyan Şaire ve Şairlere..
Z. Nâr