10 KASIM 1938—İSTANBUL’DA BİR EV / 10-11 KASIM 1938 TBMM---DOSTLUK/ VEFA- KARMAKARIŞIK BİR YAZI
10 Kasım Sabah saat 9.05’de
Atatürk hayata gözlerini
yumdu. Bu haber kısa
sürede bütün Türkiye’yi
yasa boğarken içlerinde o
günlerde Tercüman Gazetesinde
pehlivan tefrikaları yazan Murat
Sertoğlu’nun da bulunduğu bir
grup genç , İstanbul’un Erenköy
semtinde bir evin
yolunu tuttular. Ancak gençler
tereddütteydiler. Acaba ev sahibine
‘’ Gözün aydın.’’ mı demeliydiler
yoksa ‘’ Başın sağolsun.’’ mu?
Erenköydeki bu evde
İstiklal Harbimizin en
önemli şahsiyeti Kazım
Karabekir Paşa ikamet
etmekteydi ve Mustafa Kemal
Atatürk, son günlerinde
mutlak surette onunla
görüşmek ve helallik
almak istediğini belirtse
de maalesef bu isteği
yerine getirilmemişti.
1924’de Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasını kurduğundan
beri Kazım Karabekir
ve Mustafa Kemal
Atatürk’ün arasında çok
sert ve soğuk
rüzgarlar estiği gibi 1926 Yılında
Kazım Karabekir Paşa’nın,
Atatürk’e suikast davası
sebebiyle tutuklandığı yargılandığı
herkesin bildiği bir
gerçekti. Tüm bu gerçekleri,
10 Kasım 1938’de Kazım
Karabekir Paşa’yı ziyerete gidenler de
bildiği için şimdi acaba
‘’ Gözün aydın. Atatürk öldü.’’
Demeleri mi daha
uygun olurdu yoksa eski
dostluklarına binaen ‘’
Başınız sağolsun’’ Demeleri mi?
Gerisini bizzat Murat Sertoğlu’ndan
dinleyelim.
“Atatürk’ün ölümü üzerine bir grup arkadaşla bir araya geldik ve Kâzım
Karabekir Paşa’ya başsağlığı ziyaretine gitmeye karar verdik. Gruptaki en genç
kişi bendim. Aramızdan birkaçı da Atatürk’ün ölümüyle birlikte artık
özgürlüğüne kavuşmuş olmasına binaen Karabekir Paşa’ya ‘Gözün aydın’ demek
düşüncesindeydi. Önce, başsağlığı dileklerimizi ilettik. Sonra aramızdan biri
söz alıp, ‘Paşam! Artık hürsünüz. Bu bakımdan size göz aydınında bulunmak
istiyorum.’ deyince Kâzım Paşa heybetle ayağa kalktı ve gözleri yaşlı bir
şekilde şöyle dedi:
‘- Beyler! Siz ne diyorsunuz? Beni yargılatıp 14 sene göz altında tuttuktan
sonra dahi aynı şartlar vâki olsa, yine Atatürk’ü lider seçerdim. Yine O’nun
emrine girerdim. Aramızdaki bütün ihtilaflarda hep O haklı çıktı. Bana
başsağlığı için gelenler başım üstünedir. Ama aranızda gözün aydın demeye
gelmiş olanlar varsa defolup gitsin evimden.
*******
1O Kasım 1938 Perşembe.
Atatürk’ün ölüm haberinden
hemen sonra TBMM’nin
yeni Cumhurbaşkanını seçmek
için ertesi gün
yani 11 Kasım
1938 günü saat
11.00’da toplanması için milletvekillerine çağrı
yapıldı.
*********
11 Kasım 1938 Saat 10.05. Dolmabahçe Sarayı
Mustafa Kemal Atatürk’ün cenazesi,
Gülhane Askeri Tıp’tan
getirtilen Prof. Dr. Lütfü
Aksu tarafından - Atatürk’ün
doktorlarının gözetiminde ve
yardımıyla- tahnit edildi. Bu tahnit işlemi
akşam saatlerine kadar sürdü.
*********
11 Kasım
1938. TBMM -- Saat 11.12
İstanbul’da Atatürk’ün cesedinin tahnit
edildiği saatlerde Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldı. Açılışta
önce Hataylıların Türkiye
Cumhuriyetine ebedi bağlılıklarını ifade
eden telgraf okundu
sonra Mustafa Abdülhalik Renda
başkanlığında TBMM gündemindeki
işlere geçildi.
Önce başkanlık divanı,
Ankara mebusu Reisicumhur Atatürk’ün vefat ettiğine dair Başvekâlet
tezkeresini genel kurula
sundu. Bu tezkerede.
Büyük Millet Meclisi Yüksek Huzurlarına
Ankara mebusu Reisicumhur Atatürk'ün, müdavi ve müşavir tabiblerînin verdikleri
ilişik raporda gösterildiği veçhile son teşrinin onuncu perşembe günü saat 9
dakika 5 de terki hayat ettiklerini onulmaz acı ve teessürlerle arzederim.
11-XI-1938 Başvekil C. Bayar
Rapor
Reisicumhur Atatürkün umumî hallerindeki vehamet, dün gece saat 24 de
neşredilen tebliğden sonra her an artarak bugün, 10 ikinci teşrin 1938 perşembe
sabahı saat dokuzu beş geçe Büyük Şefimiz derin koma içinde terki hayat
etmişlerdir.
10 ikinciteşrin 1938
Dr. Akil Muhtar Özden
Dr.Neşet Ömer İrdelp
Dr.Nihad Reşad Belger
Dr. Abravaya Marmaralı
Dr. H. Diker
Dr. Süreyya Serter
Dr. Kâmil Berk
Dr.Mim Kemal Öke
Dr. Asım Arar
Dr. H. Alataş
Deniliyordu
Tezkerenin okunmasından sonra Meclis Başkanı
Çok sayın arkadaşlarım,
‘’Büyük Halaskarımızın ölümünden hepimizin ve bütün milletin duyduğu elemin ne
kadar büyük ve derin olduğunu dündenberi gerek kendimizde ve gerek millette
gördüğümüz büyük acılarla anlayoruz. Bugün burada bunun için çok söz söylemek
imkânı, Teşkilâtı Esasiye kanununun bize emrettiği bir vazife dolayısile,
yoktur. Bunun başka bir güne talikına müsaadenizi rica ederim.
Teşkilâtı Esasiyenin emrettiği vazifeyi ifa etmek, o da bizim için büyük bir
vecibedir. Bu vazifeyi ifa etmeden evvel çok aziz ve büyük ölünün hatırasını
tebcilen ayakta, beş dakika sükût ile, kalmanızı istirham ederim.’’ Dedi
[O gün ‘’sükut ile
ayakta durmak’’ olan şey
günümüzde saygı duruşu
tabii ki. ]
Sonra gündemin tek
ve en önemli
maddesine geçildi: Cumhurbaşkanlığı seçimi.
Mustafa Kemal ta 1937
yılında İsmet İnönü’yü başbakanlıktan uzaklaştırdığı halde,
Ölmeden önce Cumhurbaşkanlığı için
Fevzi Çakmak Paşa’yı
tavsiye ettiği halde,
Ülkenin hâli hazırdaki
başbakanı Celal Bayar
olduğu halde,
En azından bir
kaç milletvekilinin Atatürk’e
saygı, hürmet, vefa gereği olmak
üzere İstanbul’da olması
gerektiği halde,
Ve sadece bir
gün içinde böylesi bir kulis ve
organizasyonun yapılmasının o günün şartlarıyla çok zor olduğu halde,
TBMM’ye katılan 348 Millet vekilinin
adı tek okunup,
oyları tek tek
alınıp, tek tek
kime oy verdikleri
açıklandığında görülen tablo
348 Milletvekilinin 348’inin
de Malatya Milletvekili İsmet İnönü’ye oy
verdiği idi.. Zaten bir başka Cumhurbaşkanı
adayı da yoktu.
11.12’de Çalışmalarına başlayan
TBMM’de bunca işin
gerçekleşmesi sadece 33 dakika
sürmüştü ve Meclis yeni Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün teşekkür
konuşması yapması öncesi
20 dakika ara
verdiğinde saat 11.45’i
gösteriyordu.
Aynı anda İstanbul’da
Atatürk’ün cenazesinin tahnit
edildiğini söylemiştim sanırım.
**********
Ölümünün 84. Yıl dönümünde
Rahmet ve minnetle
anıyorum.
Ruhun şâd, makamın
cennet olsun aziz
Atatürk.
Sitedeki
Yazarın
( 10 Kasım 1938—istanbul’da Bir Ev / 10-11 Kasım 1938 Tbmm---dostluk/ Vefa- Karm başlıklı yazı Sami Biber tarafından 10.11.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )