1912 Yılında ‘’ İstanbul
Himaye-i Hayvanat Cemiyeti adıyla
kurulan derneğin elbette
ki Türk olan
üyeleri de vardı. Yazının çok
uzamaması adına bu
isimleri tek tek
yazmayacağım ama çok
ilginç olan bir
kaç ismi zikretmeden
geçmek de olmaz
tabii ki.
Mesela:
*Yeni Belediye Başkanı
Tevfik Bey
*Şura-i Devlet Reisi Said Halim Paşa
*Hariciye Nazırı( Dışişleri
Bakanı) Asım Bey
* Meşhur Damat Ferit
Paşa
*İstanbul Valisi İbrahim Bey
*Harbiye Nazırı( Savaş Bakanı—Günümüzde Milli Savunma Bakanı ) Mahmut Şevket
Paşa ( II. Abdülhamit’i
tahttan indiren Hareket
Ordusunun baş komutanı
idi )
Diğerleri Osmanlı parlamentosunun Müslim ya
da gayrimüslim Ayan
Meclisi üyeleriydi.
Derneğin bu üyeleri
daimi üyelerdi. Ancak
daimi üyeler yanında
derneğin onursal üyeleri
de vardı. Onursal
üyeler derneğe resmen
kayıtlı değillerdi ama her
türlü desteği sağlıyorlardı. Peki
onlar kimdi?
Şimdi sıkı durun.
Osmanlı devleti 1912’de
tam manasıyla yedi düvelle
savaşırken Osmanlı topraklarında
kurulan İstanbul Himaye-i
Hayvanat Cemiyetinin onursal
üyeleri bakın kimlerdi: ( Bunların hapsini
yazıyorum ve özellikle
bu bölümü atlamamanızı
önemle istirham ediyorum.
MÜSLÜMAN TÜRK OLAN
ONURSAL ÜYELER:
Şehzâde Vahdeddin Efendi ( Geleceğin
son Osmanlı Padişahı)
Şehzâde Salahaddin Efendi
Şehzâde Abdülmecid Efendi ( Geleceğin
son Halifesi )
Şeyhülislam Nesib Efendi
Ayan Meclisi Başkanı Gazi Ahmet Muhtar Paşa( 93
Harbinde Doğuda Ruslara kök
söktüren ordu komutanımız)
Millet Meclisi Başkanı Halil Beyefendi
OSMANLI UYRUKLU GAYRİMÜSLİM ONURSAL
ÜYELER:
Rum Ortodoks Cemaati Patriği Joachim Efendi
Ermeni Cemaati Patriği Hovhannes Arscharouni
Musevi Cemaati Hahambaşısı Haim Naim Efendi
Bulgar Cemaati Lideri Yusuf Efendi
TÜRK VE
MÜSLÜMAN OLMAYAN ONURSAL ÜYELER:
Fransa Elçisi Mösyö Bompard ve eşleri (Fransa
Balkanlardaki savaşta bize karşı
kışkırtıcı rol üstleniyor.)
Amerika Birleşik Milletler Elçisi Mösyö Rockhill ve eşleri
Rusya Elçisi Mösyö Giers ve eşleri (Rusya
Balkanlardaki savaşta bize karşı
kışkırtıcı rol üstleniyor.)
Baron Marschall Von Bieberstein ve eşleri
Yunanistan Elçisi Mösyö Gryparis ve eşleri (Yunanistan’la savaş
halindeyiz)
İsveç Elçisi Mösyö Anckarsvärd ve eşleri
Sırbistan Elçisi Mösyö Nenadović ve eşleri( Sırbistan’la savaş
halindeyiz )
Hollanda Elçisi Mösyö Willebois ve eşleri
İspanya Elçisi Marquis de Prat ve eşleri
Belçika Elçisi Baron Moncheur ve eşleri
Avusturya-Macaristan Elçisi Marquis Pallavicini ve eşleri (Avusturya-Macaristan Balkanlardaki
savaşta bize karşı kışkırtıcı rol
üstleniyor.)
Romanya Elçisi Mösyö Misu hazretleri ve eşleri ( Henüz savaş
halinde olmasak da onula
da başımızz belada.)
İngiltere Elçisi Gerald Lowther ve eşleri ( Bize karşı
Balkan milletlerinin yanında )
Karadağ Elçi Vekili Mösyö Plamenatz ve eşleri ( Karadağ’la Savaş
halindeyiz )
Evet... Görüldüğü gibi Himaye-i
Hayvanat Cemiyetinin üyeleri oldukça
dikkat çekici. Öyle
ki savaştığımız devletlerin temsilcilerinden tutun
da geleceğin son padişahına
son halifesine kadar pek
çok sima yanında
dönemin şeyhülislamından tutun
da bir padişahı tahttan
indiren ordunun komutanına
kadar herkes bu
derneğin ya dorudan
doğruya üyesi yan da
onursal üyesi...Garip değil midir
bu durum?
Balkanlarda on binlerce
Türk göz göre
göre katledilirken Türk
Milletinin hayvanlarını korumak
için bunca çaba(!)
bayağı bayağı mide
bulandırıcı değil midir?
Evet.. Belki de bazı hayvanseverler beni
topa tutacaklardır ama
kim ne derse
desin bu cemiyet
benim nazarımda mide
bulandırıcı bir cemiyettir.
Peki bu
cemiyet ne gibi
faaliyetler yaptı?
Efendim işin doğrusu
öyle elle tutulur
gözle görülür bir
faaliyeti olmadı. 1914 Yılında Osmanlı Devleti
I. Dünya Savaşına dahil olunca
ve dahi İngiltere ile karşı saflarda yer
alınca O güne kadar
Osmanlı Devleti’nin bir
savaşın içinde olduğunun
farkında olmayıp (!) Osmanlı topraklarında
bir hayvan hakları
derneği kuran İngiltere ‘’ Bana
ne ya Osmanlı’nın
hayvanından.’’ Demeye başladı.
İngiltere halay başı olduğundan
o ayrılınca diğer
destekçileri de halayı
bozdular. Sap gibi
ortada kalan Osmanlı
ise ‘’ Ulan şimdi
kedinin- köpeğin sırası
mı? Memleket elden
gidiyor.’’ Demeye başladı
ve sonuçta savaş
süresince kediler köpekler hatta
kuşlar kaderleriyle başbaşa
bırakıldı.
Peki bir
daha ne zaman
hatırladık sokak köpeklerini
kedilerini kuşlarını?
İlginçtir ki sadece sokak hayvanlarını
değil tüm hayvanlarını
bir kez daha
hatırlamamız 1923 yılında gerçekleşti. Hem de
oldukça ilginç bir
yerde oldukça ilginç
bir kongrede...
Evet...17 Şubat-4 Mart 1923’de yapılan İzmir
İktisat Kongresinde 1912 de kurulan
ama ömrü uzun
olmayan Himaye-i Hayvanat Cemiyetinin
yeniden kurulmasına ve
kurulacak diğer hayvan
cemiyetlerinin
desteklenmesine karar verildi.
Bu karar
üzerine emekli orgeneral Zeki
Baraz kolları sıvadı
ve yine İstanbul’da
1923 yılında Himaye-i
Hayvanat Cemiyetini kurdu.
Bu cemiyet 6
Mart 1924’de resmen
faaliyete başladı.
Fakat bu
cemiyetin ( Daha sonraki adıyla Hayvanları Koruma
Cemiyeti / Derneği ) kurucu
üyeleri de oldukça
ilginçti.
Mesela ismini daha
önce de gördüğünüz
Robert Kolej öğretim üyesi
Alice Washburn Manning 1923’de
kurulan derneğin de
kurucu üyesi idi. Ancak
daha ilginç olan iki
isim daha vardı
kurucu üyeler arasında.
Bu isimlerden biri olan Mustafa
Hakkı Nalçacı 1932-1933 ve 1951-1953 Yılları arasında Türkiye’deki Hür
ve Kabul Edilmiş
Masonlar Locasının Üstad-ı Âzâmı
idi ( Aynı zamanda Mustafa
Kemal Atatürk’ün eczacısı
olup hastalığı döneminde
onun ilaçlarını yapan
veya yabancı ülkelerden satın alan kişiydi. ) Diğer
isim olan Mustafa
Osman Omay ise 1933-1936 Yılları arasında
Türkiye Hür ve
Kabul Edilmiş Masonlar
Locasının Üstâd-ı Âzâmı
idi.
Denilebilir ki ‘’ Hocam !
Bunun nesi garip
ve ilginç geliyor
size? Bir Mason
da hayvansever olamaz
mı yani?’’ Olur
elbette lakin asıl ilginç
olan bu değildir.Asıl
ilginç olan günümüzde
‘’Hayvansever’’ denince aklımıza
‘’ Aman vücudum bozulmasın’’
Diye çocuk doğurmayan
veya ‘’ Amaaannn çocuk doğurup
da hayatımı onun
b.k kokusunu koklayarak
mı geçireceğim?’’ Deyip de sokakta
dolaştırdıkları köpeklerin
altını temizleyip dışkısını
naylon bir torbaya
koyanların gelmesidir garip
olan.
Garip olan Hayvanseverlik deyince
susamış bir köpek
için kuyudan su çekip
ayakkabısının içine koyarak içiren
bir kadın için
‘’ O kadın
bu davranışıyla doğrudan
cennete gitti’’ Diyen
veya kuşu ölmüş
bir çocuk olan Zeyd’e taziyeye giden Peygamberimiz
Muhammed Mustafa’nın örnek
hayvanseverliği değil de bir
pitbul saldırısı sonucunda
ölen bir çocuk
sebebiyle ‘’ Böyle canavar
köpekleri sokaklarda gezdirmeyin.
Sahiplenmeyin ‘’ Diyen insanları
hayvan düşmanı ilan
edenlerin akla gelmesidir
garip olan.
Neyse efendim. Her kim
Rabbimizin sessiz kulları
olan hayvanları gerçek
manada seviyor ve
onlar için samimi olarak herhangi bir
art niyet olmaksızın iyi ve faydalı bir
şeyler yapıyorsa Allah
onlardan razı olsun.
SON
Sitedeki
Yazarın
( Türkleri Öldür, Hayvanlarını Koru ! —2. Bölüm başlıklı yazı Sami Biber tarafından 4.10.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )