Ben ilk kez ‘’ Muhteşem Yüzyıl’’ Dizisinde Şehzade Mustafa’nın ölüme gidiş
sahnesinde duydum müziği ve çok hoşuma
gitti. Daha sonra aynı
müziğin daha pek
çok dizide fon
müziği olarak kullanıldığına şahit
oldum. Bu arada
artık tv kanallarında yahut internet ortamında
okuyanlar da vardı. Yani
giderek popüler bir müzik eseri olmuştu.
Şimdi adını yazdığımda
eminim pek çoğunuzun
‘’ Aaa ben
de çok severim.’’
Diyeceğinizden emin olduğum söz
ve bestesi Muhyî’ye ait olan ‘’ Zahid
bizi tân eyleme’’ sözleri
ile başlayan bir ilahiden
bahsediyorum.
Muhyî yukarıda bahsettiğim ilahide
şöyle diyor:
Zahid bizi tân eyleme
Hak ismin okur dilimiz
Sakın efsane söyleme
Hazret’e varır yolumuz
Sayılmayız parmağ İle
Tükenmeyiz kırmağ İle
Taşramızdan sormağ İle
Kimse bilmez ahvalimiz
Erenler yolun güderiz
Çekilip Hakk’a gideriz
Gaza-yı ekber ederiz
İmam Ali’dir ulumuz
Erenlerin çoktur yolu
Cümlesine dedik beli
Gören bizi sanır deli
Usludan yeğdir delimiz
Tevhid eden deli olmaz
Allah deyen mahrum kalmaz
Her seher açılır solmaz
Bahara erer gülümüz
Muhyî sana ola himmet
Aşık isen Cana minnet
Cümle alemlere rahmet
Saçar şu yoksul elimiz
Evet.. Bu ilahinin ikinci kıtasında Muhyî ‘’Biz parmakla sayılamayacak kadar çokuz. O bakıdan bizi kırmakla tüketmek mümkün değildir. Bizler öyle dışarıdan bakmayla anlaşılabilecek insanlar da değiliz.’’ Diyor.