Dün malum 11
Ekimdi.
Eeeeee?
E si aslında çok
önemli bir gündü.
Önemli bir gün
olduğu için de
pak çok arkadaş
tarafından sosyal medyadaki
paylaşım ve kutlama
mesajları ile kutlandı.
Hani öyle elle
tutulur gözle görülür
bir etkinliğe filan
şahit olmadık ama
yine de en
azından hatırlandı.
Ne hatırlandı peki?
Yani kutlanan neydi?
Efendim Dünya Kız
Çocukları Günü kutlandı.
Gelin şu
Dünya Kız Çocukları
Gününün hikayesine bir
bakalım:
Kanada merkezli olup birçok ülkede faaliyetler yürüten Plan International’ın
“Because I’m a Girl / Çünkü Ben Bir Kız Çocuğum” adlı projesi sayesinde tüm
dünyaya yayılan kampanyası ve bu örgütün baskısı sonucu Kanada Hükümeti’nin BM
Genel Sekreterliği’nde bu konuyu gündeme getirmesiyle 11 Ekim Dünya Kız
Çocuklar Günü kabul edildi.
2012 yılında başlatılan Dünya Kız Çocuklar Günü’nün ilk teması ‘çocuk
evlilikleriydi.
Öyle anlaşılıyor ki
Çağdaş batı Medeniyetinde
de vardı çocuk
evlilikleri. Çünkü eğer
öyle olmasaydı ilk
konusu özellikle Ortadoğu’da
ve Arakan’dan, Afganistan’a
Asya kıtasında her gün binlercesi
öldürülen kız çocuklarının
yaşam hakkı olurdu
ilk temaları. Kendi
ülkelerinde kız çocuklarının
yaşam hakkı var
olduğu için de
özellikle İslam Ülkelerindeki kız
çocuk katliamları değildi dertleri
ya biz yine
de hayra yoralım
vay yaptıkları mücadeleden
dolayı sevgili
Plan İnternational, Kanada
Hükumeti ve özellikle
canımız ciğerimiz (!) BM yi alkışlayalım.
Nitekim alkışlamışız da.
Türkiye Uçan Süpürge Kadın İletişim ve
Araştırma Derneği bir açıklama
yapmış ve demiş
ki:
“Kız çocuklara yönelik ayrımcılık, ihmal ve istismarın ortadan kaldırılması
için sürekli ve kararlı bir devlet politikası benimsenmesini bekliyoruz.
Toplumsal cinsiyet temelli şiddetten
kız çocukları korumanın yolunun eşitsizlikleri ortadan kaldırmak olduğunu
biliyoruz. Onların ihtiyaçları ve beklentilerini fark ederek önleyici ve
destekleyici hizmetler geliştirilsin istiyoruz.
Kız çocukları hayal kurup gelecek planları yapma ve potansiyellerini hayata
geçirme yönünde desteklemenin kalkınmanın da önceliklerinden biri olmasını
diliyoruz. Kızlarını seven bir ülke olmadığımız bir gerçek!
Kız çocukları diri diri gömen, satan, öldüren, sakat
bırakan, onların onurunu zedeleyen her türlü şiddet ve ayrımcılığın karşısında
devletin tüm kurumlarının kararlılıkla durması şart! Kızlara alan açalım.
Onları engelleyerek değil yüreklendirerek hayata hazırlayalım…..
Yani efendim kısaca
‘’ Artık kız çocuklarımızı
diri diri toprağa
gömmeyelim. Devlet bu
işlere bir el
atsın.’’ Demişler.
Bir alkış da
onlara. Evet yani
21. Yüzyıldayız ve
kız çocuklarımızı diri
diri toprağa gömüyoruz.
Bu ne vahşet.
Her ne
kadar mu muhterem
hanımların pek çoğu ‘’
Kürtaj hakkımız, söke
söke alırız’’ Diyerek
ve uygulamada kız
çocuklarını daha ana
rahminden yer yüzüne
gelmeden gömseler de
yine de oldukça
başarılı bir duyarlılığa
imza atmışlardır: Evet…Kız
çocuklarımızı diri diri
toprağa gömmeyelim. Ele
güne karşı çok
ayıp oluyor. Çağdaş
Avrupa Medeniyeti ne der sonra?
Ne ayıp demez
mi?’’
Neyse…Öyle ya da
böyle gözümüzün bebeği
kız çocuklarımızın ( Ki
Allah bağışlarsa bir
tane de benim
var ) bir gününün
olması ve diğer
günler ‘’ La kızım
niye doğdun ki sen
‘’ Diye
örseleye örseleye anaların
ağlattığımız, şu dünyada bir
tek gün güler
yüz, tatlı dil
göstermediğimiz kız çocuklarımızı
senenin bir gününde
olsun hatırlanmasının
elbette ki bir
mahsuru yoktu.
İlle velakin?
İlle velakin 11
Ekim bir başka
önemli olayın da yıl dönümüydü.
Osmanlıcı Cumhuriyet düşmanlarından (!) asla
böyle bir günü
hatırlamalarını
beklemiyordum zaten fakat Atatürkçü-
Cumhuriyetçilerin
hatırlaması gerekirdi . En
azından bir tek
mesaj görmeliydim. Yok… Yok
Allah’ım yok. Herkes
diyemesem de çoğunluk
BM kararıyla 2012
yılından bu yana
kutlanan ‘’Dünya Kız
Çocukları Günü’’ ne
odaklanmıştı.
Neyi mi
anmalarını bekliyordum ?
Yahu ne
zamandır ‘’Lozan Antlaşması,
Lozan Antlaşması ‘’Diye yırtınmıyor
muyuz? Hakkında bilen
de bilmeyen de,
lehinde olan da
olmayan da konuşup
durmuyor mu?
Yok yok
heyecanlanmayın. Lozan Antlaşmasının
yıl dönümü değildi
11 Ekim
Lozan Antlaşması bir
barış antlaşmasıdır ve
bu barış antlaşmasından önce
Kurtuluş Savaşını sona
erdiren bir ateşkes
antlaşması yapılmıştır. Böylece
Savaşın silahla sürdürülen faslı
bitmiştir. İşte bu
antlaşmanın adı da
Mudanya Ateşkes Antlaşması
olup 11 Ekim
1922 de imzalanmıştır.
Yani 11
Ekim, Mudanya Ateşkes
antlaşmasının 94. Yıl
dönümüdür.
Eee ne
olmuş?
Hımm ne
olmuş? Onu da
kısaca özetleyelim:
Mudanya Ateşkes
Antlaşması ile
1. 1- Kurtuluş Savaşı'nın askeri başarısı, diplomatik başarı ile tamamlanmış ve
Türk Kurtuluş Savaşı sona ermiştir.
2. 2- Kurtuluş Savaşı'nın diplomatik safhası başlamıştır.
3. 3- Doğu Trakya ve İstanbul savaş yapılmadan kurtarılmıştır.
4. 4- İngilizler Türk başarısını kabul etmiştir.
5. 5- İngiltere'de Loyd George Hükümeti istifa etmiştir.
6. 6- İtilaf Devletleri tarafından TBMM'ye, Lozan Barış Konferansı için teklif
yapılmıştır.
7. 7 Türk Devleti anlaşmalarda mağlup değil eşit devlet olarak kabul edilmiştir.