..
.
.
Kaybolup tenhada gitsem peşinden
Derviş hırkasına sarsalar beni
Gülün şikayeti karga leşinden
Hor görülen dilden sorsalar beni
Kötülük gaipte iyilik zahir
Evvelim sersefil bilinmez ahir
Hamallık kaderim yüküm cevahir
İhlas dağlarında yorsalar beni
Paslı iğnelerle kazıp kuyumu
Kırk yıllık Kani’ye verip huyumu
Ateşle yıkayıp ölüm suyumu
Mahşer kınasıyla karsalar beni
Kamaşmadan gözüm mülk ile malda
Vebal çiçekleri açmadan dalda
Saltanatım olsun bir susuz salda
Vuslat saatine kursalar beni
Bal oldu yılanın zehri gözüme
İhanet boyası sürdüm özüme
Tevbe nişanları taktım sözüme
Hakkın kurşunuyla vursalar beni
