Karanlığın tılsımını bozdu hayal
En tenha köşelere girdi
En olmadık düşleri kurdu
Yalın ayaktı kâbus çıplak ve korkak
Sindi gri bir buluta utandı
Oysa yüz yıllardır insana azaptı
Endişeyi cebinde taşır
Ürkek ruhları rahat bırakmazdı
Şimdi sindiği yer de titriyor
Ortaya çıkamıyordu

Hayal en beyaz elbisesini giymiş
En mavi bulutları kucağına toplamış
Gülümseyen bir yüzle çatlak bir aynaya bakıyordu
Çantasında bir sürü masal vardı
İtiverdi gecenin evhamlarını
Gidin dedi gidin işim çok!
Hasta bir çocuğa uğrayacağım önce, çok umutsuz
Güzel düşler götüreceğim
Sonra yalnız bir adamın penceresine mavi begonyalar bırakacağım
Ve karşı sahilde yaşayan kör bir kıza
Gökkuşağını vereceğim,
Görmemiş hiç bir rengi, sevinecek
...

Ah! Bilseniz ne çok yere gideceğim
Yaşlılara torunlarının kokusunu, evlatlarının sesini
Aşığa sevgiliyle vuslat rüyasını
Gurbettekilere sevdiklerinin soluğunu götüreceğim
Ben hayalim gül gibiyim gerçekler dikenimdir
Benim işim dikeni batırmadan insana,
Hayatı gül düşleriyle ve ümitle sevdirmektir...

Ş.AYDOĞAN / GÜLCENAZ

( Gül Ve Hayal başlıklı yazı Şükran Aydoğan tarafından 4.02.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.