Seni yutkunamayan bir balık olmak istedim
Yakup gibi ağlamaya meyilli gözlerinden kayan
Oysa Mecnun oldum çöllerinde
Ne yapsam da sevgili
Çaresizliğim Körfez’e muhtaç etti bedenimi
Ucu karanlıklara akan bir aşkın şizofrenisiyim
Parmaklarım adını yazmaktan imtina ederken
Zulme hevesli suskunluğunla oynaşıyor ölüm
Tekil acılarla çoğaltıyorum göğsümden taşan ağrıları
Yokluğunda güneşe kin tutuyorum
Nüktesiz bir vurgu içinde
Dolaşıma muhtaç kalıyor kalbim, ritimsiz sancı otağında
Hiçbir çarpıntı yormazken yüreğimi
Nabız gibi gidişinle
Uçuruma yuvarlıyor bu can...
Geceye gölgesi düştükçe ayrılıkların
Bir damla ışığa muhtaç oluyorum
Peşimden geliyor günahlarım...
Oysa korkmuyorum, işlensin sicilime tüm sevmelerim
Sadakatin ölümsüz ipini
Dolasın boynuma cellatlar
Sana daha yakın kalp ağrıları sunarım belki
Saçlarında asılarak urgan niyetine
Ya bir masal anlat kulaklarıma ya öldür beni
Yokluğun lekesiz harflerin sığınağında bir elifba
Tanımsız aşk cümleleriyle üzeri örtülen
Kâküllerine dolanıyor her defasında bakışlarım
Cefa niyetinde sus boyu sessizlik
Öpüşlerinde boğuluyor karanlığın
Kopsun kıyametim artık, istemem desem yalan
Gözlerimin boşluğundan düş içimin adasına
Sonsuzluğa uzanalım bir martı kanadında
Denizin sularında esir kaldı aşkın izleri
Halâ geleceğin günleri beklerken
Bir hayalin tam ortasında, söyleniyorum delilik benimkisi
âdem efiloğlu / ahir-i fırtına