“Ve bir kadın, ’Bize acıdan bahset’ dedi. “HALİL CİBRAN



neresinden başlanırsa bir masala
ve neresinden kanarsa en çok bu yara
oradaydı aşk
ve o kadardı yokluğun…

bir varmış , bir yokmuştu aslında
kaf dağının ardında saklıydı
bu şiirin sırrı …
gözlerine benzer bir yaprağın
yeşiliydi mevsim
ve (samarra) gözlerinden sonrasıydı
içimizdeki yangın..

gözyaşlarımı saklayarak
bir bulutun beyazına
yorgun bir gölge düşürdün
sensizliğin orta yerine…
beni bu yalnızlığa hapsetme

ve (samarra)
yedi başlı bir canavardı
akıp giderken zaman
hangi takvim yaprağı
ve hangi saat var ki
anlatsın bu masalı

(samarra) nasıl bir depremdir ki,
devrilir üzerime gökyüzü
ilkin kırılır aynalar
kanatır içimdeki aksini
ve yaralı bir güvercin düşer avuçlarıma
durmadan sızarken içime karanlık
inadına uzayan geceleriyle
başucumda bekler kasım
sen de yoksun…
çaresizliğin öbür adıdır yokluğun

(samarra) duvarları yıkıldı bu masalın
az da gitsem /uz da gitsem
sende son bulur menzilim..
durmadan bir hançer dokunur
sol yanımdaki sancıya
ellerinden tutsam
bir amansız hasrete tutsak
durmadan uykusuzum oysa


şimdi vakit
aynı şehrin gökyüzünde
karşılayabilmektir güneşi…

(samarra)
sırası mıydı çekip gitmenin

Şiir: Fatih Şahin Işık  (Şahbeyit) 
Seslendiren : Kurbaaprenz
( Samarra başlıklı yazı kurbaaprenz tarafından 25.07.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.