ÇIĞLIK ÇIĞLIĞA
Dün sabah başladı,
karanlıklar üzerime yağmaya
Güneşi bekliyordum oysa.
Bir muştuydu duymak istediğim.
Zaman sensizlikleri koydu kapıma.
Nefesine katamadım nefesini.
Uçup gittin avuçlarımızdan, bir kuş misali
Dün sabah,
Umutla uyanmak istemiştim yeni güne.
Güzel günler görecektik,
‘’Umutla maviliklere’’ yelken açacaktık,
Sen beni saracaktın küçücük bir bebek gibi.
Ben dizlerinde ağlayacaktım, olmadı, beceremedik.
Yetmedi gücümüz zamanı durdurmaya.
Şimdi, yalnız ağlamak düştü payıma.
Kim anlar ki!
Kim anlar ki , bu perişan halimi.
Dün sabah ,
Çığlıklarımız yükseldi arşa.
Yer yarıldı, güneş kızardı.
Yollar en zor çizgilerini çizdiler alnımıza.
Yüreğimizden, kara topraklara uzanarak,
Anlatamadım kimselere ahvalimi.
Dün sabah ,
Binlerce yürek ağladı benimle birlikte.
Senin için, senin yokluğuna.
Ağıtlar yakmak varmış kaderde.
Bağışla bizi annem, bağışla.
Kime yazayım, yokluğunda arzuhalimi.
Dün sabah,
İçimizde çöreklenen, bir çığlığın adıdır.
Açılan her el,
Edilen her dua, sana sevgimizin tadıdır.
Nur, nur içindedir artık.
Bu habersiz gidiş,
Sevenlerin yüreklere kazıdı, nur cemalini.
Güneşin kavurucu sıcağına,
Toprağın buz gibiliğine aldırış etmeden.
Dün sabah,
ve önceki sabah ,
51 yıl önceki sabahımı aradı yüreğim.
Sevginle dolarak başlarken nefesim,
Seni sarmak için biteviye
Ellerinde kalsın ellerim, dedim olmadı!
Beni, bizi, sensiz bıraktın anne.
Annem , kanatsız meleğim!
Dün sabah,
Kapandı ömrümüzün
Bir deli çağı...
11Temmuz 2012 Salı Saat 08.10