Yüz yüze baktığım gri-mor
dağlar
Bulutlar damlayı size mi
döker?
Güneşten parlayan koca
kayalar
Her damlayan damla sizi mi
yıkar?
Oturduğum düze oturdu
kimler
Ekmeğini tuza batırdı
kimler
Umutları güze götürdü
kimler
Her bağlanan ilmek sizi mi
sıkar?
Arkamdaki şu çam şahittir
cana
Her açan yaprağı zabittir
bana
Her şeyi yazdığı sabittir
ama
Her yazılan kelam sizi mi
yakar?
Şu yerdeki otlar titrer
rüzgârdan
Gün vurur kavrulma başlar
kenardan
Her medet umdukça karşı
pınardan
Her dökülen damla size mi
bakar?
Ardıç gölgesinde terini
soğut
Kuşların üstünde verdiği
öğüt
Çakının üstünü soyduğu
söğüt
Her saklanan sine sizi mi takar?
Her rüzgâr estikçe
şenlenir meşe
Türküsünü söyler aya,
güneşe
Gök gürlerken bile duyulur
neşe
Her şavkıyan şimşek size
mi çakar?
Pamuksu bulutlar seyreder
seni
Yıldızlar kıskanır büyük
cüsseni
Kar yağar beyazlık kaplar
gövdeni
Her çağlayan yürek size mi
akar?
Gün olur Mecnuna olursun
engel
Gün olur Kereme takarsın
çengel
Gün olur Ferhat’a seslenip
sen gel
Her bağlayan kaya sizden
mi söker?
Büyük muhabbetim vardır
büyüğe
Büyükten söz düşmez bizde
küçüğe
Bin sırrı toplayıp aynı
deliğe
Her ağlayan yürek sizi mi
sokar?
Haykırdım bak işte duyun
sesimi
Yankılar bıraksın artık
peşimi
Fırlattım üstüne gam
kasvetimi
Her dağlayan adım size mi
çeker?
Necati ŞİMŞEK
Ankara