Ben küskün çiçeklerin, süt verdiği ağacım,
Yemyeşil ovalara, sözlenir dudaklarım.
Zemheri ayazında, belki dinerde acım,
Acısını dışına, göstermez budaklarım.

Şafak sancılarında, içten tutuşur hâr’ım,
Hoyrat esen rüzgârın, kahrında nemlenirim.
Yapraklarımdan çıkar, ter-ü taze buharım,
Köklerimi kazıyan, neminde demlenirim.

Kara yel köklerimi, mezarından sök bırak,
Yetişir yapraklarda, işlediğim cinayet.
Bahar türkülerini, biçerken paslı orak,
Oluk oluk gözyaşı, damla damla inâyet.

Yalnız iki dalım var, damarlardan beslenen,
Kaybettiler hazan’a, açtıkları son cengi.
Kurumuş dallarımda, intizârdır seslenen,
Kızıla çalıyorken, sağımdakinin rengi.

Ve beden ara yerde, hasret dal kesen bıçak,
Kendisini terk eden, yaprak sesine gedâ.
Yerleri öpüyorken, dallarım salkım saçak,
Sol yanımdan geliyor, çığlık çığlık elveda.

Zamanım kös çalıyor, yeşili sardı ağıt,
Belki sükût vaktidir, yaklaşıyorken sona.
Ey rüzgâr küllerimi, dilediğince dağıt,
Makberî’den bir eser, kalmasın artık sana…

Makberi – Ahmet Akkoyun……………02//08/2009…..23:20….İst
( Şafak Sancıları başlıklı yazı Ahmet Akkoyun tarafından 8/3/2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.