anlat bana
çingenem,
senin dilinden
senin sesinden
yaşamalıyım bu
anı.
özgürlüğün
coşkun pınarlarından içtiğin damlaları,
arınmasını bir
ruhun tüm günahlarından
anlat bana
çingenem,
atlarını rüzgâra
karşı sürdüğün
cehennemin
cellâtlarından bahset.
saçlarındaki
kuru yaprakların esaretini
bencilliğin bin
bir boyutunu saran
ateşten yanan
gözlerinle bak bana arada
konuş çingenem,
senin sesinden
senin dilinden
essin türküler.
rüzgârlar
iklimleri aşsın
bana bir
felaketin anatomisini çizsin büyülü esinti.
yıkıntıların
üzerinden yenilediğin hayatını
anlat bana
çingenem,
üzerine basıp
geçtiğin papatyaların dilinden ağıtlar oku
ardından
okudukları beddualarından söz etme
sen yalan söylencelere
alışkınsın
ateş
yelelerinden aldığın hazdan
savrulurken göz
bebeklerinin şahlanışını
anlat bana
çingenem,
dere boylarında
kovaladığın yitik esrarın peşinde
çektiğin
depremlerden bahset bana
tekelinde olan
hükümranlık şehirlerinden
ben olan
ben kalan
destanını
anlat çingenem,
şahlanan bir
atın yelesinden raks etsin cümlelerin
hükümranlığın
cellâtlarının kanlı gözlerinden şiirler oku
korkutmadan,
ürkütmeden
esirliğimin
bilincinde.
destan dilinde
konuş benimle.