TEHLİKELİ ÇEKİRDEK


Türkiye’de olan bitenleri biz içerde çözemediğimiz gibi, Türkiye’yi yakından izleyen yabancılar da anlamak ve çözümlemekte zorluk çekiyorlar. Özellikle son olay bunu iyice belli etti. AKP’yi kapatma davası açılması, herkesi şaşırttı. Ne devlet adamları, ne siyasetçiler, n e de aydın ve akademisyenler bunu anlayabildiler.

Türkiye demokratik bir ülke. AB üyeliği eşiğinde bir ülke. Dünyaya örnek gösterilen tek demokratik, laik ama halkı Müslüman ülke. Her şey demokrasi ve hukukun kuralları içinde yürürken birden her şeyi tepe taklak edebilecek bir dilekçe ortaya çıkıyor. Yüzde 47 oy almış ve ülkeyi yöneten bir partinin kapatılmasını istiyor. Bu dolaylı olarak hükümeti düşürmeyi hedefleyen bile darbe olarak da algılanabildiği gibi, yasma organını fesh eden bir girişim olarak da görülebiliyor. Mecliste grubu bulunan iki parti kapatılma davası ile karşı karşıya, üçüncüsü de yolda. Yüzde yirmilik oy potansiyeli olan CHP ve DSP dışındaki meclis aritmetiği bir yargı darbesiyle karşı karşıya.

Dünya böyle bir şey olamaz diyor. Biz de diyoruz ama emin değiliz. Bizim daha önce yaşadıklarımız var. Bu ülkede olmazlar olmuştur, yine olabilir. Bunu nereden çıkarıyoruz? Elbette yapılan tartışmaların satır aralarından. Bakın ne söyleniyor? Anayasa mahkemesi üyeleri kimlerden oluşuyor? Şimdi bunun analizi yapılıyor. Onbir üyeden sekizi A.Necdet Sezer tarafından atanmış. İkisi Özal, biri de Demirel döneminde görevlendirilmiş. Başsavcı da Sezer’in daha az oy almasına rağmen atadığı bir isim. Deniliyor ki, bu isimler parti kapatabilirler. Deniliyor ki bu isimler 367 kararını da veren isimlerdi. Bunun anlamı şu: Burada özel bir yapılanma var. İdeolojik tercihler öne çıkabilir. Karar da buna göre olabilir. Kimse hukuk açısından bakmıyor. Çünkü hukuk açısından hiçbir mantıklı sonuç çıkarılamıyor. Artık kararın kesinlikle siyasi ve ideolojik olacağı düşünülüyor. Savcının başvurusu da öyle değerlendiriliyor. Savcıyı destekleyen siyasetçilerde bunu gizlemiyorlar. Bir bakıma kendi siyasi öngörülerinin iddianameye yansıdığını ifade ediyorlar. CHP ve DSP sözcülerinin açıklamalarını bir daha okuyunca buna daha rahat görüyoruz. Biz ise bu iki partinin aksine siyasi olarak iddianamenin bu iki partiden daha fazla başka iki partiye daha uygun düştüğü kanısındayız. Bu iki parti İP ve TKP. Şimdi İp’in bu konudaki açıklamasına bakalım:

“Aynen Yargıtay Başsavcılığı'nın bugün söylediği gibi AKP'yi daha kuruluş aşamasından bu yana laiklik karşıtı eylemleri ve cumhuriyetle bir hesaplaşma çizgisinin bir odağı haline geldiğini ifade ettik. Yargıtay Başsavcılığının bu başvurusu esas itibariyle cumhuriyetin refleksidir. Cumhuriyetten beklenen refleks de budur. Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında Amerika'nın Türkiye'ye dayattığı stratejik görevi üstlenen AKP, özellikle 2002 yılından bu yana Cumhuriyet'le çok ciddi bir hesaplaşma içine girişmiştir. Cumhuriyet de doğal olarak bu refleksi göstermeliydi. Geç bile kalınmıştır."

TKP ve İp’in temsil ettiği marjinal ve tehlikeli çekirdeğe dikkat çekmek isterim. İşte ülkenin götürülmek istendiği hedef budur. Ne yazık ki, bu tehlikeli çekirdek yargıda, bürokrasi ve Üniversitede etkili ve tehlikeli bir odak haline dönüşmüştür. CHP ve DSP de dahil bu tehlikeli çekirdeğin meşru kabul etmediği emperyalist uşağı partilerdir. CHP ve DSP de dahil herkes bu tehlikeli çekirdeğe karşı demokrasiye sahip çıkmalıdır.
(Not:Yaklaşık bir yıl önce yayımlanmıştır.)
( Tehlikeli Çekirdek başlıklı yazı ahmet-ilhan tarafından 16.07.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.