1 Pembe Hanımla Behlül Bey

Bir zamanlar geceler mehtapla yanıyorken,

Eski zaman gülleri nurlara kanıyorken,

 

Mevsimlerin renkleri bir başka oluyordu;

Titreyen gönüllere saadet doluyordu.

 

Şafakların söküşü bir başkaydı o zaman,

Dillerin peteğinde dolaşıyordu umman.

 

Zemherim kahır dizip büzdürmezdi yolları,

Güller çığlık atarak ağlatmazdı kolları.

 

Dağlardaki kekikler severdi kuzuları,

Üstündeki sümbüller yıkardı sızıları.

 

Ağlayan gözler başka, kor dudaklar başkaydı,

Gittikleri yol nurdu, menzilleri aşkaydı.

 

İşte böyle zamanda bir Pembe Hanım vardı,

Bir gün içe kor düştü, sevdiceğine vardı.

 

Sevdiceğinin adı: Helalzade Behlül’dü,

Sanki onun dilleri, nurla yüklü bülbüldü.

 

Saadetler yığarak şehre neşe kattılar,

Tüten meskenlerinden hüzünleri attılar.

 

Her ikisi de nuru nakış nakış dokudu,

Behlül’üm Pembe’sine gerçek aşkı okudu.

 

Olsa da endişeyle zamanın yaraları,

O zamanlar kahırla tütmezdi sofraları.

 

Maksadın iplerine sarılırlardı her an,

Bağında olmazlardı derbeder ve perişan.

 

Yokluğun girdabında boğulup dursalar da,

Her türlü meşakkatle bedeni yarsalar da,

 

Huzurun ilacını kana kana içtiler,

Asla kül olmadılar, alevleri seçtiler.

 

Bir gün Pembe Hanım’ım müjde yaktı Behlül’e,

Sükût eden dudağı dönüşmüştü bülbüle.

 

Pembe Hanım Behlül’den kalıyorken hamile,

Dillerinde yanmıştı sevda yüklü bin şule.

 

Behlül’üm saadetle Rabbine dua etti,

Sevdalı yüreğine bu nurlu müjde yetti.

 

Artık portakalları çiçeğe duruyorken,

Pembe’sinin sözünü hevesle yoruyorken,

 

Yemyeşil bahçesine şimdi neşeler doldu,

Aldığı saadetle bütün gamları soldu.

 

Vakit tamam olunca gelene “ Ahmet! “ dedi,

Bu oğulum inşallah olacak rahmet dedi.

 

Pembe Hanım oğlunu sevdayla kundakladı,

Onu emzirmek için aşkıyla kucakladı.

 

Aşk ateşiyle Behlül yakınca koşmaları,

Nurun nurdan sesiyle titretti semaları.

 

Zamanlar zamanları kovalarken hızlıca,

Pembe Hanım oğlunu büyütmüştü nazlıca.

 

Gönül kafeslerinde her an nurlar coşarken,

Onların dillerinde saadetler taşarken,

 

Ahmet’inin torunu şimdi Pervane oldu,

Yanan pervane bugün hatıralarla soldu.

 

NOT:

Değerli Dostlarım,

Ben, şiirimde zikrettiğim doğan Ahmet’in torununun torunuyum.

Amacım burada kendi sülalemi tanıtmak değil, onların hayatının bir kesitini sunarak geçmişte yaşadığımız güzellikleri siz dostlarıma aktarmaktır. Selam ve sevgilerimle. Ömer Öner

 

 

 

 

( Pembe Hanımla Behlül Bey başlıklı yazı pervane tarafından 19.12.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.