Neleri geçirmiştik yaşamamızdan,
Ve kimler için ağlamıştık zerresi
Beş kuruş etmeyen insanlara…
Yeniden nefes aldığımızı sanıyorduk.
Farkındaydık buğulu sesimizin.
Gözyaşlarımızın kristal’ liginin.
Hayatta
var olduğumuzu anlatan,
Tek
kişi oymuş gibi.
Bir anne sıcaklığı kadar derin sanmıştık.
Sevmiştik en önemlisi.
Sevdikçe parçalandık oysaki.
Yavaş
yavaş ölüme yürür gibi.
Mutluyduk.
En
ince ayrıntısına kadar,
Düşünürdük yaşamı.
En büyük yanılgı tutkun olmakmış.
Deliler gibi kıskanmak.
Ve
huzuru bir tek onun,
Yanındayken bulduğumuzu sanmakmış.
Yağmur
da ıslanırken bile sırf o,
Üşümesin diye,
Üstündeki ıslanmış ben kokan
Ceketi verebilmekmiş.
Onun kokusu bulaşsın diye…
Şimdi üşüyorum.
Şuan bile parmak uçlarıma,
Kadar donuk bir haldeyim.
Ve
ben yine onu düşünmüyorum,
Derken bile her saniye döküyorum.
Aşkı kâğıda kaleme…
Can buluyor benimle.
Şimdi üşüyorum desem.
Tutar mıydı ellerimden?
Sarar mıydı benliğine.
Üşüyorum diye hiç ,
Düşünmeden ceketini,
Serer miydi omuzlarıma…
Gülüşlerini
görebilir miydim ?
Bu
kadar sitemkarken ona…
Yok,
bitti dönüşü olmayan bir yol…
Bırak üşüsün ellerim, yüreğim.
Titresin
sesim.
Bırak
sevmeyi sevdikçe tükenmeyi…
Olmuyor
değil mi?
Yaşamın en zor kısmı da bu olsa gerek.
Tut ellerimden.
Sıkıca
hiç bırakmamacasına.
Bilseydin sensiz üşüdüğümü gelir miydin?”