Elindeki imkânları iyi bilmek, yerinde ve zamanında kullanmak önemlidir.

Gücünün ve sahip olduğun kartların farkında değilsen etkisiz olmaya ve dikkate alınmamaya mahkûmsun demektir.

İster yerel, ister bölgesel, isterse küresel problemler olsun Türkiye’nin bu problemlere çözüm üretebilecek birikimlere sahip olduğuna inanıyoruz.

Ancak uzun yıllardan beri sahip olduğumuz küresel çaptaki potansiyellerimizi görmüyoruz, görsek de bilerek veya bilmeyerek reddediyoruz.

Sanki geçmişimize sahip çıkmak bizleri geri bırakıyormuş gibi bir psikolojiye sahip olmuşuz.

Dün bir birine düşman olan toplumları kardeşçe yüz yıllarca bir arada yaşatmasını başarabilmiş bir geçmişe sahip olan Türk milleti, bu gün kendi içinde bile birliğini sağlama sıkıntısı çekiyorsa bunun üzerinde uzun uzadıya düşünmek gerekiyor.

Nerede hata yapıyoruz, neleri yanlış uyguluyoruz da içerde bile doğru dürüst birliğimizi sağlayamıyoruz diye inceden inceye hepimiz düşünmemiz gerekiyor.

İçerde birliğimizi sağlayamadığımızı gören küresel ve bölgesel güçler bizleri dikkate almadan, bölgemizde ve içimizde aleyhimize gelişen çeşitli operasyonlar gerçekleştiriyorlar.

Bunlara Irak’ın işgalini ve PKK terörünü örnek gösterebiliriz.

Hâlbuki biz tarihi misyonumuza sahip çıksaydık ve elimizdeki güçlerin farkında olabilseydik, bizi dikkate almadan ne Irak işgal edilebilirdi, ne Filistin’de, Afganistan’da, Bosna’da vahşetler yaşanırdı, nede Orta Asya’da aleyhimize gelişmeler gerçekleştirilebilirdi.

Gerçekleştirmeye yeltenenlerde misliyle karşılığını görürlerdi.

Somali’ye gidin, Bosna’ya gidin, Çeçenistan’a gidin, Doğu Türkistan’a gidin, Irak’a gidin, Filistin’e gidin hepsinde Türkiye hamiliğini isteyen bir halk tabanı görürsünüz.

Bu sosyal ve kültürel taban aslında Türkiye’nin elindeki müthiş bir güç potansiyelidir.

Tabi bunları görüp değerlendirebilecek ve ayrıca sevk ve idare edebilecek politikalara ihtiyaç vardır.

Sanıyorum yavaş yavaş bu gücümüzün farkına varmaya başladık. Sayın başbakanımızın son günlerde dile getirdiği “Orta doğuda bize rağmen hiçbir problemin çözülemeyeceğine” ilişkin sözleri umut vericidir.

Çünkü Ortadoğu’daki problemleri çözebilecek anahtar bizim elimizdedir. Farkında olsak da olmasak da bu böyledir.

İşte görüyoruz dünyanın tek süper gücü bütün süper silahlarıyla Afganistan ve Irak’a girdi, her yeri yerle bir etti, insanlık dışı katliamlar ve işkenceler yaptı, içinden çıkabiliyor mu?

En basitinden bu gücüne rağmen asayişi sağlayabiliyor mu? Sağlayamıyor ve sağlayamazda.

Çünkü niyet başka, yöntem acımasız ve kültürel alt yapısı yok.

Ve biz istersek bu saldırgan ve emperyalist güçleri buradan apar topar terk etmek zorunda bırakabiliriz.

Yeter ki biz gücümüzün farkına varalım, bunları yerli yerinde ve zamanında kullanalım.

Bunu da son günlerde PKK teröristlerine karşı gösterdiğimiz kararlılık ve elimizde hangi kartların olduğunu hissettirmemiz kimlerin nasıl hizaya gelebileceğini göstermesi bakımından önemlidir.

Düne kadar PKK terör örgütüne destek çıkanlar nasılda ortak düşman görmeye başladılar hep birlikte görüyoruz.

Kendilerince Türkiye’ye posta atan aşiret lideri Barzani ve benzerlerinin nasıl seslerini kestiklerine şahit oluyoruz.

Ülkemizin içte ve dışta her yönden önünü açabilecek, çözüm üretebilecek anahtar potansiyeller elimizdedir.

Yeter ki biz bunların farkına varalım.

Ülkemizin çıkarları doğrultusunda değerlendirmesini bilelim.

( Anahtar Bizim Elimizde başlıklı yazı İ.Sarıçay tarafından 7/1/2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu