Bir zamanlar,
Huzur vardı, Anadolu’da,
İş vardı aş vardı,
Kim gelirse gelsin, halkın sofrasında.
Misafir için yiyecek vardı.
Bire bin veren,
Verimli topraklar vardı,
Koyun keçi gübresi kokardı topraklardan.
Buram, buramdı içi mor sümbüllü verimliydi tarlalar..
Yerli malı pancar vardı, tahıl tütün vardı,
Ve köylünün, kentlinin
Yüzünü güldüren, sevindiren,
Bet bereket vardı,
Anadolu topraklarında.
Musluk, yoktu.
Su yoktu evlerde,
Amma,
Çeşme başlarında dostluklar vardı,
Sohbetler vardı, gülen mutlu yüzler vardı,
Ve sonra,
Çeşmelerde yollarda sokaklarda türküler, vardı,
Islık çalmalar vardı,
O mutlu gülen yüzlerde…
Elektrik yoktu,su yoktu evlerde,.
Gaz lambasıyla aydınlanırdı oysa evler,
Sokaklar toz toprak çamurdu, zifiri karanlıktı.
Amma,
Gülebilen, mutluluktan uçan yüzler vardı,
Köylerde, kentlerde.
Televizyon yoktu,
Radyolar vardı bir tek dinlenen,
O da köylünün kentlinin zenginindeydi.
Arkası yarınlar vardı, evlerde kahvelerde saati beklenen.
İnsanlar arasında, sohbetler vardı,
Mutlu yüzler vardı, arkası yarınlar dinlenirken.
Sohbetler edilirken…
Birlik vardı.
Beraberlik vardı, insanlık vardı.
Ve halkın arasında, bir benzeri daha olmayan,
İmecelik vardı, komşuluklar vardı.
Koşardı komşular, dertlinin ihtiyaçlının her derdine.
Dosta düşküne, yardım etmek vardı,
Bir zamanlar Anadolu ‘da..
Askerlikler, anlatılırdı.
En çok birlikte, beraberlikte...
Vatandı bayraktı, onlar en çok için kutsal olan.
Atatürk’tü, gönüllerde sultan olan,
Camilerdi,
Kurtuluş savaşında şehit olan şehitlerimize
En çok, Fatiha okunan...
Bağımsızlıktı laiklikti cumhuriyetti,
Gururla anlatılan, ast olan….
Ne oldu, Anadolu’ya, ne değişti birden,
İnsanlar birbirine düşman,
Herkes diken üstünde, dost, dostuna kazık atıyor,
Yardımlaşma yok, sokakta öldürseler aldırış eden yok,
İşsizlik desen almış başını gidiyor,
Kahvehaneler gençlerle dolup taşıyor,
Şu vatan için,