Son günlerde muhabbet sofralarında bulunduğumdan bir türlü bilgisayarın başına geçemedim. Değerli yazar ve şair kardeşlerimin yazılarını okuyamadım. Bundan dolayı herkesten özür dilemek istiyorum. Zaten çoğu yazıları da okumaya zamanımız yetmiyor.Bu gün bilgisayarın başına oturmaya karar verdim. Balıkesir ilinde bulunduğum muhabbet ortamlarını anlatmaya çalışacağım.

Yaradanın takdiri bizim mahallede hakkın rahmetine kavuşan bazı sevdiklerimizin cenazelerine gitmeler. Birisinin derdi olur telefonla çağırır gideriz çözüm bulmaya. Okul da bir sorun olur okula ziyarete gideriz. Ya da birisinin bir sorunu vardır telefon açar akıl danışır derken bizim mahallede bulunan Hacı Ahmet Camii cemaatinden Kafkas Ahmet olarak tanınan arkadaş aradı. 

17.04.2011 günü saat.10 da peygamberimizin kutlu doğum günü sebebiyle Hacı Ahmet camiinde mevlüt okunacak, öğle namazından sonra en az 15 bin kişilik yemek hayırı yapılacak, bunun için bize ön ayak ol Balıkesir ilimizde bulunan değerli büyüklerimize davetiye bırakalım teklifine hiç itiraz etmeden kabul ettim. Cami cemaati ile birlikte önce Vali Yılmaz Arslan beyefendiye, daha sonra değerli emniyet müdürümüz Ömer Aydın beyefendiye davetiye bıraktık. 

Şehir merkezinin çoğu yerlerine de ilanlar astık. Bu güzel günümüzde herkesi hayıra davet ediyoruz. Gittiğimiz yerlerde herkes bize karşı iyi ve hoş karşılama yapmaları arkadaşların tuhafına mı gitti anlamadım. İçlerinden bir tanesi beni onurlandırmak için mi söyledi yoksa devletin kapıları yüzümüze böyle sıcak karşılama ile açılmalarını bana bağlamaya çalıştı.

--Ne de olsa devletin memuru, nereye nasıl girip çıkacağını biliyor, sen olmazsan biz bu kadar yeri gezemezdik

Birisi bu lafı söyledi ya peşinden diğerleri de övmeye başladılar. Dayanamadım 

--Arkadaşlar bu kadar büyütülecek mesele değil yaptığımız, şükürler olsun her gittiğimiz yerde tanıdık insanlar çıktı karşımıza, hem o kişileri de ben çok iyi biliyorum ki bizi sever ve sayarlar. Hepsi de insan evladı. Hem bizim yaptığımız iş hayır işi olduğundan bütün kapılar bize açılır ve her kapıdan bize destek gelir

Şeklinde işi bağlamaya çalışsam da bizim Kafkas Ahmet 

--Yok yok ne zaman senden yardım istesem tıkır tıkır işlerimiz rayına giriyor
--Ahmet yapma Allah aşkına esas güzellik sizin bu yaptığınız cemiyetten kaynaklanıyor

Bu gün de Cuma namazından sonra tekrar buluştuk Belediye başkanımız İsmail Ok beyefendinin makamına uğradık. Belediye başkanımızdan randevu aldığımızdan karşılıklı oturup muhabbet etme olanağımız oldu. Mahalle cemaatini de yakından tanıdığı için güler yüzle bizleri karşıladı. Yarım saate yakın samimi bir havada bu hayır işi ile ilgili konuştuk. 

Oradan çıktık umreye gidip gelen bir arkadaşımızı yazıhanesine uğradık. Birlikte hoşbeş yapalım diye. Balıkesir iline geldiğim günden itibaren arkadaş olduğum Alaattin Demirkol'un yazıhanesinin önüne aracımızı park ederken bizleri gördü. İçeride yine bizim gibi misafirleri vardı. Yeni gelene yer açılsın hesabı bu arkadaşlar yerlerinden kalktılar bizlere hoşgeldiniz diyerek arkadaşımızdan müsaade istediler.

Şu güzelliğe bakın. Bir yere ziyarete gidiyorsun insanlar otomatik olarak ne yapması gerektiğini biliyorlar. Yine güzel hitaplarla hoşbeşler yapılıyor. Hemen birer küçük bardak zemzem suyu ve hurmalar ikram ediliyor. Peşinden muhabbet edilecek bir sürü konular. Arkadaşımız umre yolculuğundan bahsederken bir arkadaşımız daha geldi. O arkadaşla tanıştık. İş döndü dolaştı bazı yerlerde görülen eksikliklerden söz edilmeye.

Tam muhabbet koyulaşıyordu içeriye iki sivil polisle bir vatandaş girdi. Alaattin arkadaşımız polislere görmüş olduğu olayı ve kaçan şahsın eşgalini verdi. Polisler teşekkür ederek gittiler. Garibim yaşlı bir amcanın elinde ki para çantasını birisi kapıp kaçmış. Bu olay bu ortamda bulunan hepimizin moralini bozdu.

--Güpegündüz hiç Allah'tan korkmadan ve bu yaşlı adama bu yapılır mı
--Yok kardeşim yok insanlarımız çok bozuluyor
--Eğitim diye bir şey kalmadı ki
--Bizim insanımızı en çok bozan teknolojiyi yanlış yerlerde kullanmamız
--Olur ya okullarımız da eğitim mi kaldı
--Esas olan eğitim aileden başlar
--Nasıl başlayacak, hangi aile, millet çalışmakta çoluk çocuk bilgisayar başında oyun oynuyor
--Ana babalar da çocuğumuz daha iyi ortamda ders çalışsınlar istiyor ama...

Bir sürü laf. Ne yaparsak yapalım çare yok. Örnekleriyle anlatıyor arkadaşlar. Ben yine bir kenarda dinliyorum. Bana sıra gelse söyleyeceğim bir şeyler. Aslında işin özünde önce anne ve babalarının çocuklarının eğitiminde ne kadar faydalı olabiliyor. Yirmi dört saatte çocuklarını denetim altına alabiliyor mu, en önemlisi çocuklarına "sen benim en değerli varlığımsın" diyerek çocuklar değer verildiklerini biliyorlar mı ? Ya da çocuğuna "ben okuyacağım, benim okumam benim yararıma, ben okursam önce kendime daha sonra çevreme faydam olur" düşüncesini idrak ettirebiliyor musun. Bundan öteye gerisi hikaye o çocuk kendiliğinden okur.

İster inanın ister inanmayın. Büyük kızım İzmir 9 Eylül Üniversitesi 3. sınıfta okuyor. İlkokul birinci sınıftan beri "kızım bu A'dır" dememişimdir. Diğer çocuklarıma da aynısını yapıyorum. Çocuklara "sen okuyacaksın, başka çaren yok, okumazsan benden sana fayda yok" gibi zorlayacı hitaplar yapmayın. Çocukların değişik yönleri ve algılama yetenekleri vardır. Hiç bir çocuk ya da insan başkasının emrettiği bir olayı yerine getirmeyi sevmez. Bu olgu insanların doğal yapısında vardır. Yapacağımız çok basit taktikler vardır. "Eğer benim kızım ise o okur, siz hiç merak etmeyin, ben ona güveniyorum" gibi hitaplar onlara gaz verir.

Tabii ki her aile önce evde çocuklarına güzel hitap ederken, hepimizi yaradan vardır, yaradanın emirlerine aykırı davrandığımızda günaha gireriz. Anne ve babaya öf dahi denilmeyeceğini, yani dini vecibeleri öğretebiliyor muyuz. O küçücük yüreklere o yaşta Allah korkusu sarabiliyor muyuz ? 

--Memur çok doğru konuştun, işte işin özü burda
--Okullarımızda var mı böyle eğitim
--Bundan sonra çocuklar hırsız da olur, kapkaççı da, adam bile öldürürler
--Olmuyor mu
--Ben de her şeyi ekonomik duruma bağlıyorum
--Yok be arkadaşım önce eğitim, ekonomik sorunda eğitimden geçer

Bitmiyor artık muhabbetler. Bir yerde yarım saatten fazla oturulmaz. Başkaları gelmeden bize müsaade der demez herkes ayakta. Hoşbeşler yine aynı güzellikte.

--Bak ne güzel muhabbet ettik, millet kahve köşelerinde al kızı ver papazı derken muhabbeti unutuyor
--Haydi Ahmet daha çok gezeceğimiz yer var fazla uzatma
--Yahu memur ne yapayım, doyamadım muhabbete, neyse çıkalım bari
--Memur sağdıcım yine beklerim

Arkadaşımıza da bir davetiye bıraktık ve iş yerinden ayrıldık. Akşam olmuştu, bu günlük bu kadar yeter diyerek mahalleye çıktık. Evimin yakınında ki kahveye uğramadan eve gitmek yok. Zaten oradan geçerken mutlaka birileri görecek ve laf atacak. Yanlarına uğramadan ve bir çay içmeden geçilmez. Çok ayıp olur.

--Ooo memur yine şık giyinmişsin, nereden böyle
--Bizim kafkas Ahmet'le bir kaç yere uğradık
--Neler yaptınız anlat bakalım
--Hayır meselesi var ya onun için geziyoruz

Biraz muhabbet ve biraz da gazetelere şöyle hızlı bir biçimde göz gezdirme. Baktım biraz yorgunluk çöktü üstüme. Eve gideyim de biraz dinleneyim, akşama maç seyretmeye gelirim bahanesiyle müsaade ister oturduğum masadan kalkarım. Eve geldim sessiz bir ortam yakalamışım. Çocuklar okul ya da dershanede, hanım da mahallede Cuma günleri komşularla bir araya gelir cuma muhabbetinde. Tam zamanı dedim ve geçtim bilgisayarın başına...

Anlatmaya çalıştım bir iki günlük dost muhabbetlerini...
Aslında bu muhabbetin özünde hayıra davet yatmaktadır. Bu yazımı okuyan ve gelebilecek olan arkadaşlara bir çağrıdır. Hayrımıza gelecek olanlara şimdiden teşekkür ederiz...
Nice hayırlara...

8.04.2011

Adres: Toygar mah. Okul yolu cad. üzeri Hacı Ahmet Camii- Balıkesir


 

 
     



  
   
      

      
( 434- Kutlu Doğum Günü Hayırına Davet başlıklı yazı Necmi Yaprak tarafından 8.04.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.