Ne vakit bir çınar ağacına yaslansam
Kalbi hicranımı sessizliğin mecrasına bırakarak o an
duygulansam
Yâdımı çalanları, atime hoyratça
saldıranları sorsam
Şöyle bir etrafıma bakarak
nefeslerin mefkûresini hüzün içinde yoklasam
Neden saldırı medeniyet sipahileri
En karanlık tekebbür kepazelikleri,
sahnelenen ibretli rezaletleri
Ne vakit duracak, bu kadar horlanan
bir ümmet ne zaman şad
kurtulacak
Vicdanı olmayan, desiseler içinde
soluyanın hukukunda hayat bulacak
Sosyoloji ne söyler, nesiller tuğyan içindeler
Hiç okumuyorlar mı hakikatin didarını
bu çileye ram olan nefesler
Akıl irade ve azim ister, emek
olmayınca kime kul olduğun
bilmem ki kim merak eder
Aşk ve muhabbet feda olmanı
bekler, istersen üryan ol ne fark eder
Nedense ayrık otları birden aklıma
geldi
Ne kadar bereketli toprağın ve ürünün hasmı olduğu ibretle timsal leşti
Durmadan kopardığım halde yeniden dirilmesi ve
gürbüzleşmesi hilkatiydi
Kök yok olmadan, aşk nefesin inhisarında vecdi
ile koklanmadan nefisler parelenmişti
Kim kime ve hangi esrarlı niyetlerle
bela getirdi
Ortaçağ karanlığında boğulan pespayeler atimi şekillendirdi ve köleleştirdi
Tahkik etmeyi, merakı hakikate ram eğlemeyi engelledi, kalplerin
afakını sefilleştirdi
Sanayi devrimi, nefsin tekabülü
manasına geldi, şark
kendinden söyle niye geçti
Mustafa CİLASUN