Bu cumhuriyet kolay kurulmadı. Ancak kurulduğundan beri , tanımıyla çelişir bir tarzda yönetiliyor. Cumhur istediği kimseyi meclise gönderemiyor. Birileri değişik bahanelerle meclisi rahat bırakmıyor. Yöneten ve yönetilen üzerinde bir korku hakim. Parlamenter sistem iyi işlemiyor.

Bu tarz, cumhuriyetin gelişmesine engel olduğu gibi Cumhuru rahatlatacak niteliğe de kavuşamıyor. Demokratik Cumhuriyet'ten çıka çıka militarist cumhuriyet çıktı.

Son 7-8 yıldır yarı nitelikli bir tarzda Cumhuriyetimiz idare ediliyor, günden güne bir adım ilerlerken hala da, gerek neye hizmet ettiğini ifade edemeyen muhalefet, gerekse hangi tilkinin kuyruğu olduğu bilinmeyen kimi derin güçler ayak bağı olmaktan geri kalmıyorlar hani. Neyse, öyle ya da böyle sorunlu bir yönetim tarzımız var ve kaostan pay çıkaranlar hariç herkes bu yönetim tarzından şikayetçi. Özellikle Mütedeyyin insanlar, Kürtler, en çok da Mütedeyyin Kürtler... Aslında yazımın ana teması da Mütedeyyin Kürtler üzerinedir.

Bu insanlar iki açıdan sıkıntı yaşıyorlar. Kendini avutacak bir umutları olmadığı gibi, tutunacak bir zeytin dalları da yoktur. Konuşsalar PKK damgasını alıyorlar, konuşmasalar varlıkları hissedilmiyor. Yani durumları hiç de iyi değil; %50 AK Parti'ye oy vermiş, onun sıkıntılarına tercüman olacak bir vekil yok. Vekilleri sistemle barışık, günü kurtarma peşindeler. Halbuki bu mütedeyyin, kanaatkar insanlar olmasaydı ülke bu derece barış umuduna yaklaşamazdı.

Bu umudun asıl kahraman kesimi bu mütedeyyin Kürt halkıdır. Mazlum-Der'iyle Mustadaf-Der'iyle, Özgür-Der'iyle bir denge unsuru konumundadır ve bu barış haritasında kesinlikle yer almaları lazım. Yoksa bu kanadın hassasiyetlerinin göz ardı edildiği bir çözüm reçetesi, şimdiden söylüyorum, verimsiz, güdük ve yetersiz olacağı gibi bölgeye yeni bir felaketin habercisi olacaktır.

Sessiz çoğunluk konumunda olan bu sabırlı nitelikli Kürt halkının bazı özelliklerini sizinle paylaşıyorum.

Bunların aklı iman ile besleniyor

Çoğu mümin, mütedeyyin aklını fikrini imandan, Kur'an'dan alıp hak hukuka yaklaşımları vicdanidir, empati yapabilirler, dışardan güdümlü olmadıkları için bunlarla konuşmak daha kolaydır.

Bunlar kanaat ehli insanlardır

Kendi kendine yetmesini bilirler, aza kanaat ederler; hakları olduğu halde devlet, sistem tartışmalarıyla zaman öldürmezler; aç ve açıkta kalmadıkları sürece Rabblerine şükrederler. Özeleştiriye açık olup kendini sorgularlar.

Bunlar sabırlı kimselerdir

50 yıldır sabrediyorlar. 50 yıl diyorum, çünkü cumhuriyetin ilk yıllarında yapılan zulümlerden sonra vatandaş işine gücüne bakmış, devlet de bir derece işlevini yerine getirmeye çalışmış, militarist güçler vatandaşı rahatsız edecek düzeyde güçlü olmadığı için hayat az daha sade geçmiştir. Ancak gittikçe güçlenen sözüm ona derin devlet, varlığıyla insanımıza sıkıntı vermiş, bir kısmı bu sıkıntıya dayanamayıp baş kaldırmış, ancak rehberleri komünizm olduğu için yanlış esaslar üzerinde yürüyüp, soruna derman olacağına daha da girift hale getirmişlerdir. Kendi halkına bile düşman olmuşlardır. Ama bu mütedeyyin kesim bu sıkıntı karşısında sabretmiş, göğüs germiş, barış ve huzur umudunu yitirmemiştir

Bunlar şükretmesini bilirler

Aza şükür etmesini bilen bir kesim olup dünyanın geçiciliğine inandığı için onun bunun rızkında gözü olmayan, eski deyimle “kut u layemut” e, geçinecek kadar zahireye sahip olduktan sonra Rabbine şükretmesini bilenlerdir. Aslında cumhuriyeti besleyen, yücelten bu nitelikli, değerli şahsiyetlerdir.

Bunları değerlendirecek kriterler vardır

Bu insanları uyarmak, yanlışlarını dile getirmek kolay, çünkü bunlar Allah ve Resulü'nü tanıyanlardır. Bile bile suç işlemezler, suçlarını kendilerine bildiren kimselere teşekkür etmesini bilenlerdir. Bugün de diyorlar, keşke bu sıkıntılı süreçten kurtulabilsek de kazancımızın yarısı hayır ve hasenat işlerine gitse.

Bunlar daha rahat ikna edilebilirler

Bu milletin geçmişiyle barışıktırlar, gazi ve şehit torunlarıdır, Kuva-i Milliye ruhuna sahip cengaver kimselerdir. Ama karşına alabilecek bir cephe yok, arada şaşkın vaziyette kalmışlar. Kimse bu Kürtlerin PKK'ye karşı mücadele etmesini beklemesin!. Devletin kaba yönetim tarzı; İslam'a, imana bakış açısı, insana tepeden bakması böyle bir yandaş kesim kazanmaya manidir.

Bunların rehberleri var

Bir çoğu ya bir ulemaya ya bir şeyhe ya da bir vakfa mensuptur, dolayısıyla bunlarla diyalog daha kolay olduğu gibi bu Kürtler bulunduğu ortama katkı yaparlar, ama yük olup ağırlık yapmazlar, sıkıntı oluşturmazlar.

Bunlar ayet, hadis dilinden anlayanlardır

Bu kesim Kürtlerin dini hassasiyetleri ön plandadır; ayet ve hadis diliyle bunlarla rahatlıkla konuşulabilir. Ancak devlet, ayet hadis gibi dünyanın en kıymetli, en manidar ifadelerine sır çevirdikçe huzur bulmamız mümkün değildir. Çünkü insanlık adına bütün güzellikler orada saklı, onsuz hayat yürümüyor… ancak bu kadar yürüyebiliyor.

Bunların dış bağlantıları pek azdır

Bunların sıkıntıları içerdedir, devletin sistemin yanlış uygulamaları kendilerine ağır sorunlar getirmesine rağmen sabırla beklemektedirler. Bunların zihniyetine göre, insana kurşun sıkılmaz, muharebe hali hariç, Ona da Yüce Allah cevaz vermiş; kadınlar, yaşlılar ve çocuklar hariç tutmak şartıyla…

Bunlar barış zincirinin birer halkalarıdır.

Bu milletin birlik, beraberliğini sağlamada ciddi bir rol oynarlar, kardeşlik duygularını yeşerten bunlardır. Bunlardan olmasaydı ülkemizin durumu daha beter bir hal alabilirdi. Bir milyon nüfuslu Diyarbakır'da yaklaşık 600 bin çocuk varken, 200 bin ehl-i secde, en az 100 bin de bu insanların sempatizanlarıdır. Yani bu kesim %75'e tekabül etmektedir. Bu insanlar bu vakarlı duruşlarıyla nötr kalıyorlar gibi gözükse de kimse bunları halinden razı sanmasın, hem dünyavi hem dini sorunları vardır ve bu açılım sürecinde kesinlikle dikkate almaya değer. Sorunlarımızı parça parça ele alarak huzur bulamayız. Devlet bunların görüşlerine muhakkak baş vurmalı, Kürt Açılımı şemsiyesi altında bunlara bir değer biçmeli. Kürdistan'da yaşayan halk görünen yüzüyle değil tek taraflı kaale alınırsa memlekette kaos doğar, bunu da isteyenler yok değil hani.

Bunlar ne istiyorlar.

1-Kur'an-ı Kerim dersinin tercihli ders olmasını istiyorlar.

2-Kürtçe'nin tercihli dil olarak okutulmasını istiyorlar.

3-Yerleşim birimlerinin Kürtçe isimlerinin iade edilmesini istiyorlar.

4-Yerel yönetimlerin güçlendirilmesini istiyorlar.

5-İbadete engel oluşturan yasaların kalkmasını istiyorlar.

6-Kılık kıyafet yasağının olmadığı bir yönetim tarzı istiyorlar.

7-İsteyen herkese dini eğitimin karşısındaki engellerin kalkmasını istiyorlar.

8-Diyanetin özerk bir yapıya kavuşturulup devletin ideolojisine taşeron olmaktan kurtulmasını istiyorlar.

9-Komşularıyla ve dünya ile barışık bir devlet istiyorlar.

10-İnsanımızın korkmadan, ürkmeden, endişesiz bir tarzda özgürce kendini ifade edebilecek bir düzen istiyorlar.

11-Gayri safi milli hasıladan pay istiyorlar.

12-Hiç kimsenin meclise sıkıntı vermediği özgür bir parlamento istiyorlar.

13-Siyasi kapsayıcı bir genel af istiyorlar.

14-Eğitim öğretim kalitesinin dünya ölçülerinde olmasını istiyorlar.

15-"Tevhid-i Tedrisat Kanunu"ndan memnun değiller.
E.KAYA
( Unutmayın!.. başlıklı yazı Eyüphan KAYA tarafından 31.10.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu